T.C.
DANIŞTAY
VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU
o BOZMA KARARI (Temyiz İncelemesi - Temyiz Başvurusu - İlk Derece Mahkemesinin Kararlarına İtiraz Mercii)
o TEMYİZ İNCELEMESİ (İlk Derece Mahkeme Kararlarının Temyiz Mercii Danıştay Daireleri Olduğu)
Özet : İlk derece mahkemesi kararlarının temyiz mercii olan danıştay daireleri tarafından bozulmasından sonra, davayı yeniden inceleyen ilk derece mahkemelerinin bozma hükmüne uyarak verdikleri kararlara karşı yapılan temyiz başvuruları ancak bozma esaslarına uygunluk yönünden temyizen incelenebilecekleri hakkında.
İstemin Özeti: Zirai ürün ticareti yapan yükümlü şirket adına bir kısım alışlarını gerçeği yansıtmayan fatura ile belgelendirdiği ve haksız indirim uyguladığı görüşüyle kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salınmıştır.
Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen İçel 2. Vergi Mahkemesi, Danıştay Yedinci Dairesinin bozma kararına uyarak davayı reddetmiştir.
Yükümlünün bu karara karşı yaptığı temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi K: 1994/5438 sayılı kararıyla; inceleme raporunda yükümlü şirkete emtia sattığı belirtilen firmalar nezdinde karşıt inceleme yapıldığı, karşıt incelemeyle ... Tarım Ürünleri Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi, ... Tarım Ürünleri Ticaret Limited Şirketi, ... İç ve Dış Ticaret Limited Şirketinin gerçek usulde gelir ve kurumlar vergisi mükellefi oldukları ve katma değer vergisi beyannamelerini verdiklerinin tespit edildiği, dosyadaki belgelerden, anılan şirketlerden yapılan alışlara ait ödemelerin büyük bir kısmının bankalar vasıtasıyla çekle yapıldığı, alımların ... Ticaret Borsasına tescilli olduğu, zirai mahsulün müstahsilden alındığı yolunda bir tespit olmadığı gibi anılan dönem için aynı nedenlerle salınan gelir (stopaj) vergisinin kaldırılmasına ilişkin kararın Danıştay Dördüncü Dairesince onandığı, bu durumda, yapılan tarhiyatta yasal isabet görülmediğinden tarhiyatın onanması yönündeki mahkeme kararında yasaya uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan İçel 2. Vergi Mahkemesi, 6.6.1995 günlü ve E: 1995/197, K: 1995/376 sayılı kararıyla; yükümlü şirkete fatura düzenleyen ... Tarım Ürünleri Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi yetkilisinin inceleme elemanına verdiği ifadesinde, şirketin 21.3.1988 tarihinde 5.000.000.-lira sermayeyle kurulduğu, malvarlığının olmadığını beyan ettiği, ...'nın kendi ifadesinde 3.000.000.-lira sermaye ile işe başladığını, kilogram başına 1-2 lira komisyon ücreti aldığını belirttiği, ... Tarım Ürünleri Ticaret ve Sanayi Limited Şirketinin 22.3.1988 tarihinde 5.000.000.-lira sermaye ile işe başladığı, sermayesi dışında herhangi bir malvarlığı olmadığı halde 1988 yılında 10 milyar liralık fatura kestiği, şirket yetkilisince sadece alım satıma aracılık ettiklerinin beyan edildiği, yükümlü şirkete fatura düzenleyen kişi ve kurumların yetkililerinin komisyon ücreti alarak alım satıma aracılık ettiklerinin kendi ifadeleri ile saptandığı, bu beyan ve ifadelerin bağlayıcı kesin delil niteliğinde olduğu, bunların komisyoncu olduklarının kabulü halinde ise kendi adlarına düzenledikleri satış faturalarının sahte olduğunun kabulünün zorunlu olduğu, tüm bu tespitler karşısında söz konusu faturaların gerçeği yansıtmadığı ve alımların müstahsilden yapıldığı sonucuna varıldığından, tarhiyatta yasaya aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddi yolundaki kararında direnmiştir.
Direnme kararı yükümlü tarafından temyiz edilmiştir.
Savunmanın Özeti: Yasal dayanaktan yoksun istemin reddi gerektiği yolundadır.
Danıştay Tetkik Hakimi S.Y.'nin Düşüncesi: Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Y.E.'nin Düşüncesi: İleri sürülen bozma nedenleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49 uncu maddesinin 1 numaralı bendinde öngörülen nedenlerden hiçbirisine girmediğinden, temyiz isteğinin reddi ile hukuka ve usul hükümlerine uygun bulunan, vergi mahkemesi ısrar kararının onanması gerekeceği düşünülmektedir.
Türk milleti adına hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü: Yükümlü şirket adına salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisine karşı açılan davayı kabul ederek tarhiyatı kaldıran vergi mahkemesi kararı, Danıştay Yedinci Dairesi tarafından bozulmuş, kesinleşen bozma kararından sonra davayı yeniden inceleyen vergi mahkemesi, bozmaya uyarak davayı reddetmiştir.
Bozmaya uyularak verilen davanın reddi yolundaki karara karşı bu kez yükümlü tarafından yapılan temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi ise istemi kabul ederek vergi mahkemesi kararını bozmuştur. İçel 2. Vergi Mahkemesi, K: 1995/376 sayılı kararıyla, bu son bozma kararına uymayarak davanın reddi yönündeki kararında direnmiş, bu karar yükümlü tarafından temyiz edilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararlarının temyiz mercii olan Danıştay daireleri tarafından bozulmasından sonra, davayı yeniden inceleyen ilk derece mahkemelerinin bozma hükmüne uyarak verdikleri kararlara karşı yapılan temyiz başvuruları ancak, bozma esaslarına uygunluk yönünden temyizen incelenebilirler. Aksi halde, karar düzeltme yoluna başvurulmaksızın ya da bu yola başvurulmakla birlikte istemin reddi nedeniyle kesinleşen bozma hükmü ile davanın kesin suretle çözümlendiği ve tarafların bununla bağlı oldukları, davanın bir kez daha incelenmesini isteyemeyecekleri biçiminde açıklanan kesin hükmün sonuçları bertaraf edilmiş olacaktır.
Bu nedenle yedinci dairenin kesinleşen bozma kararına uyularak verilen karar üzerinde; kararın bu niteliği gözönüne alınmaksızın yapılan temyiz incelemesi sonucunda verilen Danıştay Dokuzuncu Daire bozma kararına uyulmaksızın verilen vergi mahkemesi ısrar kararında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin REDDİNE, 21.2.1997 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Kamu hukuku alanındaki uyuşmazlıkların gerek dava, gerekse temyiz aşamalarında inceleme ve çözüme ulaştırma yöntemleri ile özel hukuk davaları arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Örneğin yine kamu hukuku sahası içinde yer alan ceza davalarının temyiz aşamasında, bozma ile önceki kararın tamamen ortadan kalktığı, bozmadan sonra kurulan hükmün ilk karar gibi ele alınacağı, sanık aleyhine olan konularda kesinleşmenin söz konusu olamayacağı esası benimsenmektedir. İdare hukuku da kamu hukuku alanında bulunduğuna göre dokuzuncu dairece açıklanan esaslara dayanılarak inceleme yapılmasını ve kurumlar vergisi uyuşmazlığının yükümlü lehine sonuçlanıp kesinleştiği hususu da gözönüne alınarak yeniden bozma kararı verilmesini isabetli bulmaktayız.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddi hakkındaki karara katılmıyoruz.