Dairesi
DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU E. 1995/221
Karar No
1997/141
Esas No
1995/221
Karar Tarihi
26-05-1995

T.C.

DANIŞTAY

VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU

o RE'SEN ARAŞTIRMA İLKESİNİN UYGULANMASI (İdari Yargı Yerlerinde)

o İDARİ DAVALARDA RE'SEN ARAŞTIRMA İLKESİNİN UYGULANMASI (İncelemeye İbraz Edilemeyen Defter ve Belgelerin Mahkemeye Sunulması Halinde İnceleneceği)

o RE'SEN TAKDİR EDİLEN KDV VE CEZANIN TERKİNİ TALEBİ (İncelemeye İbraz Edilemeyen Defter ve Belgelerin Mahkemeye Sunulması Halinde İnceleneceği)

o DEFTER VE BELGELERİN İBRAZ EDİLMEMESİ NEDENİYLE RE'SEN TAKDİR EDİLEN KDV VE CEZALARIN TERKİNİ TALEBİ (Mahkemeye Sunulan Defter ve Belgelerin İnceleneceği)

Özet : 2577 sayılı Kanunun 20. maddesi hükmü uyarınca idari yargıda resen araştırma ilkesi esas olduğundan idari yargı yerlerinde görülmekte olan davalarda bilgi ve belgelerin gerçeğe ulaşmada yeterli görülmemesi halinde mahkemelerin her türlü incelemeyi kendiliğinden yapmaları gerekir.

Gıda maddeleri ticareti ile uğraşan yükümlünün 1988 yılı defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmemesi nedeniyle inceleme elemanınca ihtilaflı dönemlere ait katma değer vergisi beyannamelerinde beyan edilen katma değer vergisi indirimlerin kabul edilmemesi sonucu düzenlenen inceleme raporuna dayanılarak, 1988 yılının muhtelif dönemleri için adına kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salınmış, mahsup döneminin geçmiş olması nedeniyle tarh edilmeyen dahili tevkifata ait olarak kaçakçılık cezası kesilmiştir.

Kaçakçılık cezalı tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen ... Vergi Mahkemesi kararıyla; ibrazı istenen defter ve belgelerin beş yıl öncesine ait olduğu, defterlerin inceleme elemanına ibraz edilmemesi 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 344 üncü maddesi uyarınca gizleme olduğundan ve bu durum resen takdir sebebi sayılacağından, tarh edilen katma değer vergisinde kanuna aykırılık bulunmadığı, öte yandan defter ve belgelerin belirlenen sürede ibraz edilmemesinin, bunların sıhhatinin kontrolü imkanını ortadan kaldıracağı, yargılama aşamasında bu defterler üzerinde yapılacak bir incelemede yarar bulunmadığı, bu nedenle defter ve belgelerin getirtilmesi ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına gerek görülmediği, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 347 nci maddesine göre salınan vergilere ağır kusur cezası uygulanması gerektiği, dahili tevkifata ilişkin kaçakçılık cezasının ise Gelir Vergisi Kanununun 94/B maddesi uyarınca kaldırılmasının uygun olacağı gerekçesiyle dava kısmen kabul edilmiştir.

Tarafların temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi 1.2.1995 günlü ve 1995/144 sayılı kararıyla; idari yargıda re'sen araştırma ilkesinin esas olduğu, Danıştay'ın ve mahkemelerin bakmakla yükümlü oldukları davalarla ilgili dosyalarda mevcut bilgi ve belgelerin gerçeğe ulaşmada yeterli olmaması halinde, anılan yerlerce her türlü inceleme yapılmasının gerek re'sen araştırma ilkesi gerekse İdari Yargılama Usulü Kanununun 20 nci maddesi hükmü uyarınca zorunluluk arzettiği, gerçeğe ulaşılma doğrultusunda yapılan araştırma ve incelemenin idarenin yerine geçme olarak düşünülemeyeceği, olayda ihtilaflı dönem defter ve belgelerinin inceleme elemanına ibraz edilmemesi nedeniyle re'sen takdir yoluna gidilmesi yerinde ise de, açılan davada söz konusu defter ve belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle varılacak sonuca göre anlaşmazlık hakkında karar verilmesi gerekirken bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediği, öte yandan yükümlünün ibraz edeceği mal ve hizmet alımlarına ait fatura ve vesikalar, indirim konusu yaptığı katma değer vergisini karşılamadığı takdirde kusur cezası uygulanması gerektiği, dahili tevkifata ilişkin kaçakçılık cezasının kusur cezasına çevrilmesi gerekirken tamamen kaldırılmasında isabet bulunmadığı gerekçesiyle mahkeme kararını bozmuştur.

Bozma hükmüne katma değer vergisi ve bu vergiye bağlı ceza yönünden uymayan ... Vergi Mahkemesi 26.5.1995 günlü ve 1995/237 sayılı ararıyla; davacı yıl sonunda işlerinin yoğunluğu nedeniyle defter ve belgelerini ibraz etmediğini ileri sürmekte ise de, idareden ek süre istemediği, konunun önemsenmediği ve ileri sürülen sebebin geçerli bir sebeb olmadığı, defter ve belgelerin ibraz edilmemesinin, defterlere kaydı yapılan belgelerin sıhhatinin denetimini, sahte fatura ve belge kullanılıp kullanılmadığını araştırmayı imkansız kıldığı, bu eylemin 213 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinde resen takdir nedeni, 344 üncü maddesinde ise gizleme sayıldığı, Yasanın amacının defter ve belgelerin her şartta inceleme elemanına ibrazını sağlamak olduğu, ancak daha önce idareye zamanında ibraz edilmiş ve incelenmiş defter ve belgelerin inceleme sonuçlarına karşı dava açılması halinde mahkemece defter ve belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılabileceği, aksi yöndeki ygulamanın, yükümlülerin bu yoldaki istemlerini savsaklamasına neden olacağı, bu itibarla zamanında inceleme elemanına geçerli bir neden olmaksızın ibraz edilmeyen defter ve belgelerin yargı aşamasında incelenmesinde yarar görülmediği ve bilirkişi incelemesi yaptırılmadığı, bozma kararında kaçakçılık cezasının kusur cezasına çevrilmesi gerektiği belirtilmiş ise de, olayda davacı katma değer vergisi beyannamelerinde gösterdiği indirim ve mahsupları belgelediğini inceleme sırasında ispat edemediğinden, haksız indirim ve mahsup yaparak yersiz vergi iadesine ve verginin noksan hesaplanmasına neden olduğundan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 347 nci maddesi uyarınca yükümlü adına ağır kusur cezası kesilmesi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle ilk kararının katma değer vergisi ve kaçakçılık cezasına ilişkin hükmünde direnmiştir.

Direnme kararı, yükümlü tarafından temyiz edilmiş ve defter ve belgelerin yıl sonu faaliyetlerinin yoğun olması nedeniyle ibraz edilemediği, hiçbir şekilde vergi kaçırma kasıtlarının bulunmadığı, emtia alışlarına ait faturaların kanuni süresi içerisinde defterlere kaydedildiği, alışlarının önemli bir bölümünün Devlete ait kurumlardan temin edildiği, öte yandan 1988 yılında defter ve belgeleri ile şeker stokları üzerinde inceleme yapıldığı ve alış faturalarının defterlere kaydedildiği hususunun vergi dairesi müdürlüğünün bilgisi dahilinde olduğu, vergi mahkemesince defter ve belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmamasında isabet bulunmadığı, olayda vergi ziyaı olmadığından cezanın tamamen kaldırılması gerektiği ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

Gıda maddeleri ticareti ile uğraşan, defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmemesi nedeniyle katma değer vergisi beyannamelerinde beyan edilen indirimleri kabul edilmeyen yükümlü adına inceleme raporuna dayanılarak 1988 yılının muhtelif dönemleri için salınan katma değer vergisini onayan, kaçakçılık cezasını ağır kusur cezasına çeviren, dahili tevkifata ait olarak kesilen kaçakçılık cezasını ise bozmaya uyarak kusur cezasına çeviren vergi mahkemesi kararı, ısrar hükmü yönünden temyiz edilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20 nci maddesinde; Danıştay idare ve vergi mahkemelerinin bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeyi kendiliklerinden yapacakları hükme bağlandığından, idari yargıda resen araştırma ilkesinin esas olduğu, bu nedenle idari yargı yerlerinde görülmekte olan davalarda bilgi ve belgelerin gerçeğe ulaşmada yeterli görülmemesi halinde, mahkemelerin her türlü incelemeyi kendiliklerinden yapmaları gerekmektedir. Gerçeğe ulaşma doğrultusunda yapılan bu tür araştırma ve incelemelerin sonucuna göre hüküm tesisinin mahkemelerin idarenin yerine geçmesi gibi bir sonuç doğurması da sözkonusu değildir.

Öte yandan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 2365 sayılı Kanunla değişik 3 üncü maddesinin (B) bendinde de; vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu kabul edilmiştir.

Yukarıda açıklandığı üzere gerek resen araştırma ilkesi, gerekse vergilendirmede vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyetin esas olması karşısında vergi mahkemesince defter ve belgelerin istenmesi ve bunlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken böyle bir inceleme yaptırılmaksızın verilen kararda hukuka uygunluk görülmemiştir.

Yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda matrah farkının bulunması halinde, vergi ziyaı nedeniyle salınan vergiye kusur cezası uygulanması gerektiği göz önüne alınmak suretiyle temyiz isteminin kabulüne, ... Vergi Mahkemesinin 26.5.1995 günlü ve 1995/237 sayılı kararının ısrar hükmü yönünden bozulmasına, karar verildi.

 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı