T.C.
DANIŞTAY
VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU
o MAHSUPTA GECİKME ZAMMININ ÖNCELİKLİ OLARAK DÜŞÜLECEĞİ (Vergi Borcu ve Alacağının Mahsubunda)
o VERGİ ALACAĞI VE BORCUNUN MAHSUBU (Gecikme Zammının Önceden Bildirilmesine Gerek Olmadan Öncelikle Mahsup Edileceği)
o GECİKME ZAMMININ ÖNCEDEN BİLDİRİLMESİNE GEREK OLMAMASI (Vergi Borcu ve Alacağının Mahsubunda)
Özet : Mahsup yoluyla ödemede gecikme zammının önceden duyurulması gerekmese de, vergi idaresinden alacaklı olan ancak, hem gecikme zammı ve hem de vergi borcu bulunan yükümlülerin bu borçlarından öncelikle gecikme zammının mahsubunda hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Davacı şirket adına Mayıs 1993 dönemine ilişkin gelir vergisi ve damga vergisinin tahsili amacıyla düzenlenerek tebliğ edilen ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
Davayı inceleyen ... Vergi Mahkemesi 1994/281 sayılı kararıyla; davacı şirketin ... ve ... tarihli mahsup talepli dilekçeleri üzerine idarece düzenlenen ... tarihli mahsup alındısında yer alan 1986 ila 1988 yıllarına ait amme alacağının, ..... tarihinde yürürlüğe giren ve 6183 sayılı Yasanın 3505 sayılı Yasanın 24 üncü maddesiyle değişik 51 inci maddesi uyarınca vergi aslına dönüştürülen vergi borçları olmadığı, maddenin değişiklikten önce yürürlükte bulunan hükümleri doğrultusunda hesaplanan gecikme zamları olduğunun anlaşıldığı, diğer taraftan, ara kararları üzerine idarece, yükümlünün 1986, 1987 ve 1988 yıllarının muhtelif dönemlerine ilişkin vergi borçları ve gecikme zamları için 3787 sayılı Yasadan yararlanmak amacıyla dilekçe vermediğinin bildirildiği, yükümlünün mahkemeye ibraz ettiği belgelerden ise; 1987-1988-1989 yıllarına ait kesinleşmiş gecikme zamları için 3787 sayılı Yasa hükümlerinden yararlanmak amacıyla talepte bulunulmadığı, 1987, 1988, 1989 ve 1990 yılları için "matrah arttırımında" bulunularak ödeme yapıldığının anlaşıldığı, bu durumda davacının, ödeme emri ile tahsili istenen Mayıs 1993 dönemine ait vergi borcunun bulunmadığı, vergi dairesince 26.11.1992 ve 30.11.1992 tarihli düzeltme fişleriyle adına reddolunan ... lira alacağının Mayıs 1993 dönemine ait ... lira gelir (stopaj) vergisi borcuna mahsubunu istediği, 1987 ve 1988 yıllarına ait borçların 10.12.1988 tarihinde yürürlüğe giren 3505 sayılı Yasanın 24 üncü maddesi uyarınca vergi aslına dönüştürülen borçlar olduğu, oysa bu yasa hükmünün 1.1.1988 tarihinden itibaren tarh ve tahakkuk edecek borçlara uygulanabileceği, 3787 sayılı Yasa hükümlerinden yararlandığı, geriye dönük gecikme zammı uygulanamayacağı yolundaki iddialarında isabet görülmediği, 6183 sayılı Yasanın 23 üncü ve 47 nci maddeleri uyarınca, davacı şirketin vergi dairesinden alacağı olan ... liradan öncelikle 1986 ila 1988 yıllarının muhtelif dönemlerine ait toplam ... lira gecikme zamlarına yapılan mahsup işleminin ve kalan kısmın sonraki dönemi olan Mayıs 1993 vergi borcuna mahsubunun yerinde olduğu, Mayıs 1993 dönemine ait mahsup işleminden sonra kalan vergi borcunun tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde yasal isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
Yükümlü şirketin temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi 4.7.1995 günlü ve 1995/3318 sayılı kararıyla; dosyada mevcut belgelerin incelenmesinden gecikme zammı borçlarının bulunduğuna ilişkin olarak idarece davacı şirkete herhangi bir bildirimde bulunulmadan mahsup yapıldığının anlaşıldığı, 6183 sayılı Yasanın 51 inci maddesinde gecikme zammı, kamu alacağı niteliğinde kabul edildiğinden takip ve tahsilinin de aynı Yasada belirtilen usule uygun şekilde yapılması gerektiği, kamu alacağının takip ve tahsiline başlanabilmesinin, borcun muaccel hale geldiği halde ödenmemiş olması durumunda mümkün olabileceği, buna göre gecikme zamlarının ödeme vadesinin başlaması farklı olmakla birlikte 6183 sayılı Yasaya göre düzenlenecek bir ödeme emriyle bildirilmesinden sonra takip ve tahsiline ilişkin işlemlere devam edilebileceği, bu durumda usulüne uygun tahakkuk etmiş bulunan vergi borcuna mahsup için yapılan başvuru dikkate alınmadan ve gecikme zammı borcu olduğu bildirilmeden, 6183 sayılı Yasada belirtilen usule uygun şekilde takip ve tahsili yoluna başvurulmadan doğrudan ret ve iadesi gereken alacağın gecikme zammı borcuna mahsubunda isabet bulunmadığı gerekçesiyle mahkeme kararını bozmuştur.
Bozma kararı üzerine ... Vergi Mahkemesi 28.12.1995 günlü ve 1995/439 sayılı kararıyla; 6183 sayılı Yasanın 23 üncü ve 47 nci maddelerinde, mahsup işlemine tabi olan borcun mahiyeti hususunda herhangi bir belirleme getirilmeden muaccel hale gelen borçlardan söz edildiği, davacı şirketin vergi dairesinden alacağı olan ... liradan öncelikle 1986 ila 1988 yıllarının muhtelif dönemlerine ait ... lira gecikme zammına yapılan mahsup işleminde ve mahsuptan sonra kalan kısmın Mayıs 1993 dönemine ait vergi borcuna mahsubunda yasal isabetsizlik bulunmadığı, gecikme zammının yükümlü şirketin alacağından, ödeme emri düzenlenip tebliğ edilmeden mahsup edilmesinde de yasaya aykırılık bulunmadığı ancak, gecikme zammının tahsilinde ödeme emri düzenlenmesi zorunluluğunun, rızaen ödenmeyen kamu alacaklarının cebri icra yoluyla tahsilinin sağlanması durumunda sözkonusu olduğu, oysa olayda, gecikme zammı tahsilinin cebri icra yoluyla değil, yükümlü şirketin idarede bulunan alacağından mahsup yoluyla yapıldığı, bu nedenle Mayıs 1993 dönemine ait mahsup işleminden sonra kalan vergi borcunun tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde yasal isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle ilk kararında direnmiştir.
Direnme kararını temyiz eden yükümlü şirket 1986, 1987, 1988 yıllarına ilişkin vergi borcu bulunmadığını, vergi dairesinden ... lira alacaklı olduğunu, bu alacak için düzeltme fişleri ile ret ve iade işlemlerinin gerçekleştirildiğini, bu alacağın Mayıs 1993 dönemi için tahakkuk eden gelir (stopaj) vergisi borcuna mahsubunun ... tarihli dilekçeyle talep edildiğini, talebin ... liralık kısmının kabul edildiğini, aslı olmayan bir borç için 3505 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanamayacağını, gecikme zammı istenemeyeceğini, gecikme zammı ödeme emri ile tebliğ edilmediğinden önceki işlemin kesinleşmediğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
Dayandığı hukuksal nedenler de gerekçesi Kararın özet bölümünde yazılı ... Vergi Mahkemesinin 28.12.1995 günlü ve 1995/439 sayılı kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Kurulumuzca da uygun bulunmuş ve temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.
Bu nedenlerle temyiz isteminin reddine karar verildi.