|
Dairesi
50 sayılı Katma Değer Vergisi Genel Tebliği’nin (A/1) bölümünde promosyon ürünleri nedeniyle yüklenilen verginin satışa sunulan ürünün tabi olduğu vergiyi aşan kısminin indirim konuşu yapılmayacağı yolundaki düzenlemenin, 3065 sayılı Yasanın 29. maddesine aykırı düşmediği hk.
|
|
Karar No
1997/517
|
|
Esas No
1997/63
|
|
Karar Tarihi
19-12-1997
|
|
|
Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu
50 sayılı Katma Değer Vergisi Genel Tebliği’nin (A/1) bölümünde promosyon ürünleri nedeniyle yüklenilen verginin satışa sunulan ürünün tabi olduğu vergiyi aşan kısminin indirim konuşu yapılmayacağı yolundaki düzenlemenin, 3065 sayılı Yasanın 29. maddesine aykırı düşmediği hk. İstemin Özeti: Dava, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin 4. fıkrasına dayanılarak yürürlüğe konulan 50 sayılı Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin ’Promosyon Ürünleri, Numune ve Eşantiyonların Katma Değer Vergisi Karşısındaki Durumu’ başlıklı (A/1) bölümünün iptali istemiyle açılmıştır. Davayı inceleyen Danıştay Onbirinci Dairesi kararıyla; Katma Değer Vergisi Kanunu’nun ’Vergi indirimi’ başlıklı 29. maddesinin 1. fıkrasında, vergi indiriminin nasıl yapılacağının açıklandığı, 2. fıkrasında, bir vergilendirme döneminde indirilecek katma değer vergisi toplamı mükellefin vergiye tabi işlemleri dolayısıyla hesaplanan katma değer vergisi toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki farkın sonraki dönemlere devrolunacağı ve iade edilmeyeceği hükmüne yer verildikten sonra Bakanlar Kurulu tarafından vergi oranı indirilen temel gıda maddeleri ile ilgili olarak indirilemeyen vergilerin iade edileceği belirtilmek suretiyle indirim uygulamasına istisna getirildiği, maddenin 4. fıkrasında ise Maliye Bakanlığı’nın, vergi indirimi uygulamasında doğabilecek aksaklıkları, vergi mükerrerliğine ve vergi muafiyetine meydan vermeyecek şekilde, bu yasanın ana ilkelerine uygun olarak gidermeye ve indirimle ilgili usul ve esasları düzenlemeye yetkili olduğunun hükme bağlandığı, bu düzenlemeden, Maliye Bakanlığının, vergi indirimi uygulamasından doğabilecek aksaklıkları gidermek üzere, aynı maddedeki sınırlamalarla bağlı kalarak düzenleme yapabileceğinin anlaşıldığı, bu yetkiye dayanılarak yürürlüğe konulan 50 Sıra No.lu Genel Tebliğin (A/1) bölümünde, aynı işletmede imal veya inşa edilenler dahil, promosyon ürünü olarak verilen malın tabi olduğu katma değer vergisi oranının, satışı yapılan mala ait katma değer vergisi oranına eşit veya daha düşük olması halinde promosyon ürün için yüklenilen katma değer vergisinin tamamının indirim konuşu yapılması, yüksek olması halinde ise, promosyon ürünü için yüklenilen katma değer vergisinden, satışı yapılan malın tabi olduğu orana isabet eden kısminin indirim konuşu yapılması, kalan kısminin ise gelir veya kurumlar vergisi açısından gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınması yolunda düzenleme yapıldığı, bir tüketim vergisi olan katma değer vergisinin yüklenicisinin nihai tüketiciler olduğu, verginin getiriliş amacının nihai tüketicinin vergilendirilmesi olduğundan, nihai tüketiciye ulaşıncaya kadar yapılan işlemlerde her yükümlünün müşterisinden tahsil ettiği katma değer vergisinin yüklenicisinin nihai tüketiciler olduğu, verginin getiriliş amacının nihai tüketicinin vergilendirilmesi olduğundan, nihai tüketiciye ulaşıncaya kadar yapılan işlemlerde her yükümlünün müşterisinden tahsil ettiği katma değer vergisinden, alımları nedeniyle yüklendiği katma değer vergisini indirerek kalanı vergi dairesine yatırması, bu suretle vergi yükünden arındırılması ve verginin nihai tüketici üzerinde kalmasının sağlandığı, davacı şirketin faaliyet konusunun, gazete basımı ve satışı olduğu, genel tebliğde, şirketin asıl faaliyeti nedeniyle yüklendiği katma değer vergilerinin indirim yönünden herhangi bir kısıtlama sözkonusu olmadığı, genel tebliğde firmaların, müşteriyi cezbetme, tirajı artırma, okuyucunun gazeteyi almaşım alışkanlık haline getirmek için müşteriye bedelsiz olarak verilen promosyon ürünlerinin alımı sırasında yüklenilen, ancak asıl ürünün katma değer vergisi oranından daha yüksek orandaki verginin indiriminden doğan sorunların giderilmesinin amaçlandığı, gazete yayıncısı olan firmanın okurlarına belli sayıda gazete karşılığı bisiklet, halı yıkama makinesi vs. gibi ürünleri promosyon olarak, gazete fiyatının dışında ayrıca bir bedel ve dolayısıyla katma değer vergisi tahsil etmeksizin verdiğinin dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşıldığı, işletme sahibinin kendi özgür iradesi ve tercihi ile verdiği bu ürünlerin katma değer vergisi oranının asıl mal olan gazetenin katma değer vergisi oranından yüksek olduğu, tebliğde, promosyon ürünleri için yüklenilen katma değer vergilerinin hiç indirilemeyeceği yolunda bir düzenleme yapılmadığı, bu nedenle indirimi hakkının kısıtlamasından söz edilemeyeceği, indirilemeyen katma değer vergisinin gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak indirimi kabul edilmekte, işletmelerin zarara uğramalarının engellendiği, kaldı ki, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun diğer hükümlerinden, 29. maddede düzenlenen indirim hakkının sınırsız olmadığı, bazı koşullara bağlı tutulduğu, 30. maddenin, vergiye tabi olmayan veya vergiden istisna edilmiş bulunan malların teslimi ve hizmet ifası ile ilgili alış vesikalarında gösterilen veya bu mal ve hizmetlerin maliyetleri içinde yeralan katma değer vergisinin, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilemeyeceği hükmünü içeren (a) bendinin bu kısıtlamaya örnek gösterilebileceği, aslında bu hükümde ancak, teslim ve hizmetin ifası sırasında katma değer vergisi tahsil edildiği taktirde indirim yapılabileceğinin vurgulandığı, olayda promosyon ürünleri için katma değer vergisi tahsil edilmediğinden, genel tebliğde yapılan düzenlemenin bu maddeye aykırılığından da söz edilemeyeceği, genel tebliğde, promosyon ürünlerinin imal, alım veya ithali sırasında yüklenilen katma değer vergilerinin indirilemeyen kısminin yükümlüler üzerinde kalmadığı, bu uygulamanın, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisi ile mükellefçe indirilebilecek katma değer vergisinin gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider kabul edilemeyeceği yolundaki 58. maddeye de aykırı düşmediği, her ne kadar, aynı Yasanın 36. maddesinde, indirim hakkını kısmen veya tamamen kaldırmaya veya yeniden koymaya ve bu şekilde indirim hakkı kısıtlanan mal veya hizmetleri belirlemeye Bakanlar Kurulunun yetkili olduğu belirtilmiş ise de, dava konuşu genel tebliğ ile indirim hakkının kaldırılması veya kısıtlanmasının sözkonusu olmadığı, katma değer vergisi yönünden yeni bir uygulama olan promosyon ürünleri nedeniyle yüklenilen vergilerin indiriminde çıkan aksaklığın giderilmesinin amaçlandığı ve yetki aşımı bulunmadığı, 50 sayılı Katma Değer Vergisi Genel Tebliği’nin davaya konu yapılan kısminin Katma Değer Vergisi Kanunu’na ve bu Kanun’un genel esprisine aykırı bir düzenleme içermediği gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Karar, davacı tarafından temyiz edilmiş ve iptali istenen düzenlemenin, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun ana ilkelerine aykırı olduğu, yapılan düzenleme ile yetki sınırlarının aşıldığı, düzenlemenin sebep ve konu unsurları yönünden genel olarak hukuka ve Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 30. ve 58. maddelerine aykırı olduğu, promosyon ürünleri dolayısıyla yapılan harcamanın ticari gider olduğu, promosyon ürünleri dolayısıyla yapılan harcamanın ticari gider olduğu, esasen pazarlama ve reklam gideri niteliği taşıdığı, kararda, tebliğin indirim konuşu uygulamasında ortaya çıkan aksaklıkları gidermek amacıyla düzenlendiği kabul edilmesine karşın tebliğ metninde böyle bir gerekliliğe yer verilmediği, düzenlemenin ’haksız rekabet sorunu’ dolayısıyla yapıldığının açıklandığı; uygulamada ana ürün ile promosyon ürününün katma değer vergilerinin farklı oranlarda olması nedeniyle indirimle ilgili herhangi bir aksaklık veya sorun bulanmadığı, sözü edilen ’haksız rekabet sorunu’nun katma değer vergisi sisteminden kaynaklanmadığı, bir kamusal tasarrufun sonucuna da bağlanmayacağı, haksız rekabetin giderilmesinin Maliye Bakanlığının görev ve yetki alanı dışında kaldığı, yüklenilen vergilerin aynı veya başka bir vergiden indirilmesi ile matrahtan indirilmesinin farklı sonuçlar yaratacağı, vergi yerine matrahtan indirim yapılması sonucunda vergi yükünün artacağı, promosyon ürünü için de katma değer vergisi tahsil edildiği ileri sürülerek bozulması istenmiştir. Karar: 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin 4. fıkrasına dayanılarak yürürlüğe konulan 50 sayılı Katma Değer Vergisi Genel Tebliği’nin, ’Promosyon Ürünleri, Numune ve Eşantiyonların KDV Durumu’ başlıklı (A/1) bölümünün iptali istemiyle açılan davayı reddeden Danıştay Onbirinci Daire karan temyiz edilmiştir. Bir tüketim vergisi olan katma değer vergisi uygulamasında vergi yükünü taşıyan nihai tüketici olduğundan bu yükün, ithalatçı, imalatçı, toptancı, perakendeci durumundaki kimselerin mal varlığında herhangi bir azalmaya neden olmaması esastır. Bu sonuca indirim mekanizması aracılığıyla ulaşılmakta ve mal ve hizmet bedeli ile birlikte tahsil edilen katma değer vergisinden, satış veya hizmetin ifasından önceki aşamalarda yüklenilen vergi indirilerek aradaki fark, aşamalar halinde hazineye intikal etmektedir. Katma Değer Vergisi Kanunu’nun vergi indirimini düzenleyen 29. maddesinin 4. fıkrasında, Maliye Bakanlığı’nın, vergi indirimi uygulamasında doğabilecek aksaklıkları, vergi mükerrerliğine ve vergi muafiyetine meydan vermeyecek şekilde anılan yasanın ana ilkelerine uygun olarak gidermeye ve indirimle ilgili usul ve esasları düzenlemeye yetkili olduğu kurala bağlanmıştır. Yasa’nın 36. maddesinde ise Bakanlar Kurulu’nun, indirim hakkının kısmen veya tamamen kaldırmaya veya yeniden koymaya ve bu şekilde indirim hakkı kısıtlanan mal veya hizmetleri belirlemeye yetkili olduğu belirtilmiştir. Davaya konu yapılan ve Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin dördüncü fıkrasına dayanılarak Maliye Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulan 50 sayılı Katma Değer Vergisi Genel Tebliği’nin (A/1) bölümünde; aynı işletmede imal veya inşa edilenlerde dahil olmak üzere promosyon olarak verilen mala ilişkin katma değer vergisi oranının, satılan mala ilişkin katma değer vergisi oranından yüksek olması halinde, promosyon ürünü için yüklenilen katma değer vergisinin, satılan malın tabi olduğu orana isabet eden kısmının indirim konuşu yapılması, kalan kısmın, gelir veya kurumlar vergisi açısından gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınması kabul edilmiştir. Davacı bu düzenlemenin, yetki, sebep ve konu öğeleri yönünden yasaya aykırı olduğun ve promosyon ürünü için yüklenilen verginin tümünün indirim konuşu yapılabileceğini iddia etmektedir. Yukarıda da değinildiği gibi Katma Değer Vergisi Kanunu, indirim hakkını kısmen veya tamamen kaldırıp yeniden koymaya Bakanlar Kurulu’na, indirim uygulamasında doğabilecek aksaklıkları gidermek amacıyla ancak, vergi mükerrerliği veya muafiyetine yol açmaksızın yasanın temel ilkelerine uygun düzenleme yapmak üzere Maliye Bakanlığı’na yetki tanınmıştır. 50 sayılı Katma Değer Vergisi Genel Tebliği’nin (A/1) bölümünde, promosyon ürünü için yüklenilen verginin hiçbir koşulda indirim konuşu yapılamayacağı yönünde bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle Maliye Bakanlığı’nın, yasanın Bakanlar Kurulu’na tanıdığı yetkiyi kullandığı savı dayanaksız kalmaktadır. Genel tebliğin başlangıcında, rekabet eşitliğini bozucu uygulamaları ortadan kaldırmak amacından söz edilmişse de, içerik yönünden düzenlemenin, promosyon uygulaması nedeniyle katma değer vergisi sisteminin bozulmasını önlemek amacıyla yapıldığı anlaşılmaktadır. indirim mekanizması, bir işletmede yaratılan katma değeri esas almıştır. Bu yüzden ancak, yaratılan katma değer nedeniyle yüklenilen verginin indirimi sözkonusu olmak gerekir. Dolayısıyla, gazete yayımcısı olan davacının, satışa sunduğu gazetenin üretimine hiçbir etkisi olmayan herhangi bir başka ürünü okuyucusuna gazete ile birlikte ve ayrı bir bedel tahsil etmeksizin sunmuş olması nedeniyle okuyucudan tahsil ettiği vergiden daha fazlasını, promosyon ürünü için yüklendiği vergi adı altında indirim konuşu yapabileceğinin kabulü, şişleme ve yasada öngörülen indirim esasına aykırı düşmektedir. 50 sayılı Katma Değer Vergisi Genel Tebliği’nin (A/1) bölümündeki düzenlemenin sistemin belirtilen şekilde bozulmasını önlemek amacıyla yapıldığı ve bu düzenlemenin, vergi mükerrerliği veya muafiyetine yol açmadığı gibi sistemi korumaya yönelik olduğu saptandığından, davanın reddi yolundaki kararda hukuka aykırılık görülmemiştir. Bu nedenlerle temyiz isteminin reddine oyçokluğu ile karar verildi. KARŞI OY: 50 Seri No’lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin A/1 bölümünün davaya konu edilen kısmında, ’’promosyon ürünü olarak verilen malın tabi olduğu katma değer vergisi oranının, satışı yapılan malın tabi olduğu katma değer vergisi oranından yüksek olması halinde, promosyon ürünü için yüklenilen katma değer vergisinden, satışı yapılan malın tabi olduğu orana isabet eden kısminin indirim konuşu yapılması, kalan kısmın gelir veya kurumlar vergisi açısından gider veya maliyet olarak dikkate alınması’ öngörülmektedir. Tebliğde yeralan bu metinden de açıkça anlaşıldığı üzere, promosyon ürünü nedeniyle yüklenilen katma değer vergisinin, satışı yapılan malın tabi olduğu orana isabet eden kısminin üzerindeki tutar indirim dışı bırakılmaktadır, Böylece Maliye Bakanlığı vergi mükelleflerinin kanunla öngörülen indirim hakkını kısmen de olsa kaldırmış olmaktadır. Dava konuşu düzenlemenin bir kısım aksaklıkları gidermek amacıyla yapılmış olması, indirilmeyecek katma değer vergisi tutarının gelir veya kurumlar vergisi açısından gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınması olanağının yaratılması bu düzenlemeyle promosyon ürünleri yönünden indirim hakkının kısıtlandığı gerçeğini bertaraf edecek nitelikte değildir.
|
|