Danıştay Yedinci Daire
1
213 Sayılı Kanun'un Ek 11. maddesine 3505 sayılı Kanunla eklenen hüküm uyarınca tarhiyat öncesi uzlaşmaya varılan vergi miktarı üzerinden hesaplanacak gecikme faizinin vergilendirme dönemlerinde yürürlükte bulunan oranlara göre değil kamu alacağının ödenmediği sürelerde yürürlükte bulunan oranlar dikkate alınarak belirlenmesi gerektiği hk. İstemin Özeti: Tarhiyat öncesi uzlaşmaya varılan 1991 yılının Mayıs Aralık ayı dönemleri ile 1992 yılma ait muhtelif vergiler için tahakkuk ettirilen gecikme faizinin 613.423.980 liralık kısminin kaldırılması istemiyle açılan davanın; uyuşmazlığın tarhiyat öncesi uzlaşmaya varılarak 30.03.1995 tarihinde tahakkuk eden uyuşmazlık dönemlerine ait vergilere 213 sayılı Kanun'un ek 11. maddesine 3505 sayılı Kanun'la eklenen hüküm uyarınca alınacak gecikme faizinin, gecikilen tüm süreler için vergilendirme döneminde yürürlükte olan % 7 oranının mı, yoksa daha sonraki tarihlerde belirlenen % 9 ve % 12 oranlarının mı uygulanması suretiyle hesaplanacağına ilişkin olduğu, 213 sayılı Kanun'un 112. maddesinde yazılı nedenlerden dolayı alınan gecikme faizi ile 6183 sayılı Kanun'un 5153. maddelerinde düzenlenen kurallar içerisinde tahsil olunan gecikme zammının mahiyet ve alınış sebepleri itibariyle bir vergi cezası niteliğinde olmayıp, vadelerinde ödenmeyen vergi borçlarının geciktirilmesi nedeniyle tahsil edilen faiz niteliğinde bir kamu alacağı olduğu, verginin, devletin hükümranlık yetkisi ile Anayasaya dayalı olarak mükelleflerin iradesi dışında kamu giderlerine katkı payı olarak tahsil edildiği, oysa gecikme zammı ve gecikme faizinin, vadesinde ödenmeyen bir kamu alacağının faizi veya neması olarak tahsil edildiği, bu nedenle gecikme faizi ve gecikme zammı oranının, vadesinde ödenmeyen kamu alacağının dönemi veya vadesi ile bir ilgisinin bulunmadığı, bu durumda vadesi geçmiş olduğu halde ödenmemiş ölen kamu alacaklarına, vergilendirme dönemi ne olursa olsun ödenmeyen sürelerde yürürlükte bulunan gecikme faizi ve gecikme zammı oranlarının yürürlükte bulundukları zaman dilimlerine göre ayrı ayrı uygulanması gerektiği, bu uygulamaların yasal bir düzenlemenin geçmişe teşmili şeklinde değerlendirilemeyeceği, çünkü belli bir tarihte yürürlüğe konulan gecikme faizi oranının, yürürlüğe girdiği tarihten sonraki süre için uygulandığı, günümüzde yüksek oranda bulunan enflasyon, yüksek oranda barka faizleri, devlet tahvili ve hazine bonoları ile yabancı paralardaki kur artışları nedeniyle paranın elde tutulması sonucu çok yüksek menfaatler sağlanan bir ortamda gecikme faizine yıllar öncesine ait düşük oranların uygulanmasının düşünülmeyeceği gerekçesiyle reddi yolunda tesis edilen Vergi Mahkemesinin kararının; uyuşmazlık konuşu vergilere, vergilendirme dönelenlerinde yürürlükte bulunan % 7 oranı üzerinden gecikme faizi tahakkuk ettirilmesi gerektiği, daha sonra değişen gecikme faizi oranlarının daha önceki vergilendirme dönemlerine ait olaylara uygulanmayacağı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir. Karar: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddine, kararın onanmasına, oybirliği ile karar verildi.