|
Dairesi
Alıcıların ifadelerinin aksine düzenlenen defter kayıtları ve davacı şirketin beyanı bulunduğu ve bunlarla alıcı ifadeleri arasında büyük farklılıklar olduğu halde şirketin satışım yaptığı dairelerin gerçek satış bedellerinin ne olduğunun incelenmediği, inşaat ve onarım işleri için Bayındırlık Bakan
|
|
Karar No
1998/3431
|
|
Esas No
1998/1207
|
|
Karar Tarihi
02-10-1998
|
|
|
Danıştay Dördüncü Daire
Alıcıların ifadelerinin aksine düzenlenen defter kayıtları ve davacı şirketin beyanı bulunduğu ve bunlarla alıcı ifadeleri arasında büyük farklılıklar olduğu halde şirketin satışım yaptığı dairelerin gerçek satış bedellerinin ne olduğunun incelenmediği, inşaat ve onarım işleri için Bayındırlık Bakanlığınca yayımlanan birim fiyatları listesine göre maliyet bedelleri hesaplanarak ve müteahhit kar payı göz önünde bulundurularak satışı yapılan dairelerin nitelikleri de dikkate alınarak gerçek satış bedellerini belirleme yoluna gidilmeden, bir belge veya kayda dayanmayan alıcı beyanlarının doğrudan satış bedeli olarak kabul edilip matrah farkı hesaplandığı anlaşıldığından mahkeme kararının yerinde olduğundan söz edilemez. İstemin Özeti: Davacı şirket tarafından arsa karşılığı inşaat yapmak suretiyle edindiği yedi dairenin 1993 yılında satışından elde ettiği kazancı noksan bildirdiğinin incelemeyle tespiti üzerine hesaplanan matrah farkı dikkate alınarak re’sen kurumlar vergisi salınmış, fon hesaplanmış, kaçakçılık cezası kesilmiştir. Vergi Mahkemesi kararıyla; dosyanın incelenmesinden, 1993 yılında satışı yapılan yedi dairenin satış bedellerinin düşük gösterildiği hususunun ifadelerine başvurulan alıcıların beyanlarıyla açıkça saptandığı, vergiyi doğuran olayla ilgileri açık bulunan ve davacıyla aralarında herhangi bir çekişme olmayan alıcıların beyanlarına karşılık davacının somut ve inandırıcı kanıtlar ortaya koyamadığı, ifadesi alınanla ifadesi alınmayan alıcıların kıyaslamasının da yapılmadığı, ayrıca alıcı ifadelerinin maddi delil olarak dikkate alınması gerektiği gerekçesiyle vergi aslına yönelik davanın reddine, matrah farkı davacı şirketin defter ve belgeleri üzerinden bulunduğundan kaçakçılık cezasının kusur cezasına çevrilmesine karar vermiştir. Davacı, satılan dairelerin gerçek değerlerinin tespit edilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir. Karar: Uyuşmazlık, davacı şirketin arsa karşılığı inşa ettiği dairelerden 1993 yılında satışım yaptığı yedi dairenin satış tarihindeki gerçek değerinin sadece alıcı ifadelerine göre tespitinde, alıcı beyanlarının maddi delil teşkil edip, edemeyeceğine ilişkindir. Vergi Usul Kanunu’nun 134. maddesinde, vergi incelemesinden maksadın ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu öngörülmüştür. Buna göre, mükelleflerle muamelede bulunan ve aralarında herhangi bir husumet bulunmayan alıcıların, Kanun’un 148 ile 361. maddeleri çerçevesinde verdikleri ve tutanakla tespit edilen ifadelerinin maddi delil kabul edilerek vergi tarh edilmesi mümkündür. Ancak alıcı beyanlarının vergiyi doğuran olayla olan ilgileri nedeniyle vergilendirmede maddi delil olacağı genel kabul gören bir ilke olmakla birlikte, bu hususun aksinin yine beyanlarla ve belgelerle iddia edilmesi durumunda, mutlak delil olarak kabul edilemeyeceği de tartışmasızdır. Olayda, alıcıların ifadelerinin aksine düzenlenen defter kayıtları ve davacı şirketin beyanı bulunduğu ve bunlarla alıcı ifadeleri arasında büyük farklılıklar olduğu halde şirketin satışım yaptığı dairelerin gerçek satış bedellerinin ne olduğunun incelenmediği, inşaat ve onarım işleri için Bayındırlık Bakanlığınca yayımlanan birim fiyatları listesine göre maliyet bedelleri hesaplanarak ve müteahhit kar payı göz önünde bulundurularak, satışı yapılan dairelerin nitelikleri de dikkate alınarak gerçek satış bedellerini belirleme yoluna gidilmeden, bir belge veya kayda dayanmayan alıcı beyanlarının doğrudan satış bedeli olarak kabul edilip matrah farkı hesaplandığı anlaşıldığından mahkeme kararının yerinde olduğundan söz edilemez. Verginin gerçek gelir üzerinden alınması temel ilke olduğuna göre, gerçek satış bedelinin ayrıntılı ve mukayeseli araştırma sonucu belirlenmesi zorunlu olmaktadır. Mahkemece, sözü edilen hususlar hakkında araştırma yapılarak yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir. Bu nedenle Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına oybirliğiyle karar verildi.
|
|