T.C.
DANIŞTAY
VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU
o ÖDEME KAYDEDİCİ CİHAZ SATIŞI (Mali Hafıza Değiştirilmesi Gerektiği - Özel Usulsüzlük Cezası Kesilmesinin Hukuka Uygun Olduğu)
o ÖZEL USULSÜZLÜK CEZASI (Ödeme Kaydedici Cihazın Satılması - Mali Hafızanın Değiştirilerek Satılması Gerektiği)
o MALİ HAFIZANIN DEĞİŞTİRİLEREK SATILMASI (Ödeme Kaydedici Cihazın Mali Hafızasının Değiştirilerek Satılması - Özel Usulsüzlük Cezasının Hukuka Uygun Olduğu)
3100
Özet : Ödeme kaydedici cihazın mali hafızası değiştirilmeden satılması nedeniyle kesilen 1. derece 5 kat usulsüzlük cezasında hukuka aykırılık yoktur.
İstemin Özeti: Ödeme kaydedici cihazını 9.8.1996 tarihinde satan davacı adına; cihaza yeni mali hafıza takma işlemini satış tarihinden sonra yaptırması nedeniyle 3100 sayılı Kanun uyarınca 1 inci derece 5 kat usulsüzlük cezası kesilmiştir.
Kesilen cezaya karşı açılan davayı inceleyen Manisa Vergi Mahkemesi 13.2.1997 günlü, E: 1996/485, K: 1997/59 sayılı kararıyla cezayı kaldırmıştır.
Vergi dairesi müdürlüğünün temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi 14.5.1998 günlü, E: 1997/2575, K: 1998/1977 sayılı kararıyla: yükümlü kurumun 9.8.1996 tarihli fatura ile ödeme kaydedici cihazını sattıktan sonra 16.8.1996 tarihli dilekçeyle vergi dairesine başvurusu üzerine ödeme kaydedici cihazın mali hafızasının değiştirilmeden satıldığının tespit edildiği ve dava konusu cezanın kesildiği, 3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanun'un Mükerrer 8 inci maddesinin 2 nci fıkrası ve sözü edilen kanunla ilgili olarak 26.1.1995 tarih ve 22183 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 50 seri nolu Genel Tebliğin "Ödeme Kaydedici Cihazların Satışı" başlıklı 2 nci maddesinin (a)ve (b)bentleri uyarınca ödeme kaydedici cihazın satışından önce mali hafızasının değiştirilmesi gerektiği ve yükümlü kurumca bu işlemin yaptırılmadığı anlaşıldığından, kesilen 1 incil derece 5 kat usulsüzlük cezasında kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan Manisa Vergi Mahkemesi, 22.9.1998 günlü, E: 1998/316, K: 1998/320 sayılı kararıyla; 3100 sayılı Kanun ve bu kanunun Mükerrer 8 inci maddesinin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların belirlendiği 20 sayılı Genel Tebliğde, ödeme kaydedici cihazın satış işleminden sonra mali hafızasının sökülmesi halinde ceza kesileceği yolunda herhangi bir kural bulunmadığı, müeyyidesi yasada ve genel tebliğde belirlenmeyen fiil nedeniyle kesilen usulsüzlük cezasının yasal dayanağının bulunmadığı gerekçesiyle ilk kararında direnmiştir.
Direnme kararını temyiz eden vergi dairesi müdürlüğü, ödeme kaydedici cihazın mali hafızasının sökülmeden satılmasının 3100 sayılı Kanunla ilgili 50 sayılı Genel Tebliğin A-2/b maddesine aykırı olduğunu, 3100 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin 2 nci bendine göre kesilen cezada hukuka aykırılık bulunmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Süreyya ÇAKIN'ın Düşüncesi:
Israr kararının Danıştay Dokuzuncu Dairesi bozma kararında yer alan gerekçeler doğrultusunda bozulması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı H.Ceyda KERMAN'ın Düşüncesi:
Yükümlü şirkete ait olup, 9.8.1996 tarihinde satışı yapılan Ödeme Kaydedici Cihazın eski hafızasının sökülüp yeni mali hafıza takılması işleminin satış tarihinden sonra yapılması nedeniyle 3100 Sayılı Kanuna göre 5 kat olarak kesilen 1. derece usulsüzlük cezasına karşı açılan davayı, 3100 sayılı Yasada ve 20 seri Nolu Genel Tebliğde Ödeme kaydedici cihazların satış işleminden sonra mali hafızanın sökülmesi halinde ceza kesileceğine yönelik bir düzenlemenin yer almadığı gerekçesiyle kaldıran vergi mahkemesi kararının, Danıştay 9 ncu Dairesince 3100 sayılı Kanun ve 50 Seri No'lu Genel Tebliğ hükümlerine göre ödeme kaydedici cihazın satışından önce mali hafızanın değiştirilmesi gerekeceğinden ve yükümlü şirketçe bu istemin yapılmadığı anlaşıldığından kesilen l nci derece 5 kat usulsüzlük cezasında kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş, vergi mahkemesince bozma kararına uyulmayarak ilk kararda ısrar edilmesi üzerine vergi dairesi müdürlüğünce temyiz talebinde bulunulmuştur.
3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme kaydedici Cihazları kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunun 3672 sayılı Kanunun 4 ncü maddesiyle değişik 10 ncu maddesinde Maliye Bakanlığının, ödeme kaydedici cihazların kullanımlarıyla ilgili olarak, bu kanunla belli edilen hususlar dışında uyulması gereken usul ve esasları belirlemeye ve bunlarda değişiklik yapmaya yetkili olduğu hükme bağlanmış, aynı kanunun mükerrer 8 nci maddesinin 2 nci fıkrasında, Maliye Bakanlığınca belirlenip açıklanan usul ve esaslara uymayan üretici veya ithalatçı kuruluşlar, bunların satış, bakım-onarım servislerinde görevli elemanları ile ödeme kaydedici cihazları kullanma mecburiyeti bulunan mükellefler hakkında, her bir tespit için ayrı ayrı olmak üzere Vergi Usul Kanununa bağlı usulsüzlük cezalarına ait cetvelde yer alan birinci derece usulsüzlük cezalarının beş katının uygulanacağı belirtilmiştir.
26.1.1995 tarih ve 22183 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 3100 sayılı kanuna ilişkin 50 Seri No'lu Genel Tebliğin 2 nci maddesinin (a)ve (b)bentlerinde ödeme kaydedici cihazların satışına ilişkin usul ve esaslar düzenlenmiştir.
Uyuşmazlık konusu olayda, ödeme kaydedici cihazın 9.8.1996 tarih ve A/014609 Nolu fatura ile satışı yapıldıktan sonra, 16.8.1996 gün ve 35436 sayılı dilekçe ile tespit yapılmak üzere vergi dairesine başvurulduğu, 16.8.1996 tarihli tesbit tutanağında satış nedeniyle eski mali hafıza raporunun alınıp teslim edildiği belirtilmekte olup, satıştan sonra yeni mali hafıza takılmak üzere yetkili servise başvurulduğu anlaşılmaktadır.
3100 sayılı Kanunun, 3672 sayılı Kanunun 4 ncü maddesiyle değişik 10 ncu maddesi ve aynı kanunun mükerrer 8 nci maddesinin 2 nci fıkrasında verilen yetkilerden hareketle 50 seri Nolu genel tebliğde belirtilen usul ve esaslara uyulmadığı 16.8.1996 sayılı tutanakla tespit edilmiş olduğundan, kesilen 1. derece 5 kat usulsüzlük cezasında yasalara aykırılık bulunmamaktadır.
Bu nedenle, vergi dairesi müdürlüğünün temyiz talebinin kabulü ile vergi mahkemesi ısrar kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Ödeme kaydedici cihaza yeni mali hafıza takma işleminin satış tarihinden sonra yapılması nedeniyle kesilen 1 inci derece 5 kat usulsüzlük cezasının kaldırılması yolundaki vergi mahkemesi ısrar kararı temyiz edilmiştir.
3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanunun mükerrer 8 inci maddesinin 2 nci fıkrasında: Maliye Bakanlığınca belirlenip açıklanan usul ve esaslara uymayan, ödeme kaydedici cihazları kullanma mecburiyeti bulunan mükellefler hakkında her bir tespit için ayrı ayrı olmak üzere Vergi Usul Kanununa bağlı "Usulsüzlük Cezalarına Ait Cetvel" de yer alan birinci derece usulsüzlük cezalarının 5 kat uygulanacağı kurala bağlanmış, 3100 sayılı Kanunla ilgili 50 sayılı Genel Tebliğin A bölümünün 2 nci maddesinin (b)bendinde de mükelleflerin, kullanılmış ödeme kaydedici cihazların eski mali hafızasını söküp, yeni mali hafıza takmadan satamayacakları öngörülmüştür.
Yükümlünün kullandığı cihazı, mali hafızasını sökmeden 9.8.1996 tarihli fatura ile sattığı, bu durumun 16.8.1996 tarihinde vergi dairesi müdürlüğüne müracaatı üzerine tutanakla saptandığı anlaşıldığından, 3100 sayılı Yasanın 8 inci maddesinin 2 nci fıkrası uyarınca kesilen 1.derece 5 kat usulsüzlük cezasında yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Bu nedenle temyiz isteminin kabulü ile Manisa Vergi Mahkemesinin 22.9.1998 günlü, E: 1998/316, K: 1998/320 sayılı ısrar kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından yargılama giderleri yönünden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 24.9.1999 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenen mahkeme kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında yerinde ve ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte değildir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.