Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu
Sonradan ortaya çıkan vade farklarının alacak olarak doğdukları dönemde elde edilmiş sayılarak vergilendirilmesi gerekir. İstemin Özeti: Motorlu taşıt aracı ticaretiyle uğraşan Kurumun 1986, 1987 ve 1988 takvim yıllarının muhtelif dönemlerinde vadeli satışları için vade farkı tahsil etmesine karşın, peşin satış fiyatı üzerinden fatura düzenlemesi nedeniyle adına kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salınmıştır. Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen (...) Vergi Mahkemesi tarhiyatı kaldırmıştır. Karara karşı yaptığı temyiz istemi reddedilen vergi dairesi başkanlığının karar düzeltme istemini kabul eden Danıştay Onbirinci Dairesinin 03.06.1996 günlü ve E: 1996/4176, K: 1996/2271 sayılı kararıyla Vergi Mahkemesi kararı bozulmuştur. Bozma kararında; vade farklarının tahsil edildikçe veya vadesi geldikçe beyan edildiği, bu yöntemin 3065 sayılı Yasa'nın 24. maddesinin bertaraf edilmesi sonucunu doğuracağı ve sözleşmelerle yasal düzenlemelerin aşılması anlamına geleceği, tüm bu işlemler karşısında satışın peşin satış, bonoların da teminat senedi kabulüne olanak bulunmadığı, vade farklarını vergiyi doğuran olay döneminde beyan etmeyen kurum adına salınan vergide yasaya aykırılık bulunmadığı ancak, farkın şirket kayıtlarından bulunması nedeniyle doğan vergi kaybına kusur cezası uygulanması gerektiği belirtilmiştir. Bozma kararına uyulmayarak verilen ısrar kararına karşı vergi dairesi başkanlığınca yapılan temyiz istemini inceleyen Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu, 9.10.1998 günlü, E: 1997/54, K: 1998/248 sayılı kararıyla; kurumun, taşıt aracı satışları için peşin satış hasılatının tümünü faturanın düzenlendiği tarihte tahsil etmemiş olmasına karşın peşin satış fiyatını esas alarak düzenlediği fatura üzerinden hasılat kaydettiğinin, taraflar arasında tartışmasız olduğu, uyuşmazlığın tahsil edilen peşinattan arta kalan kısma, yani davacı şirket ile alıcılar arasında düzenlenen sözleşme uyarınca alıcının talebine göre ertelenen borcun ulaşacağı tahmini miktar üzerinden alıcıdan alınan erteleme sayısınca bono bedellerine dahil olan katma değer vergisinin beyan zamanına ilişkin olduğu, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 20. ve 24. madde kuralları uyarınca teslim veya hizmetin karşılığını oluşturan bedelin geç ödenmesi nedeniyle hesaplanan vade farkı gelirlerinin katma değer vergisi matrahına dahil olduğu, vade farkının teslim anında belli olması veya sonradan ortaya çıkmasının vergiye tabi olma açısından farklı bir sonuca yol açmadığı, gerçekte peşin satış bedelinin sadece bir kısmını tahsil etmiş olan kurumun, peşin satış bedeli üzerinden hesaplanan katma değer vergisini satış tarihinde beyan ettiği ancak, muhtemel erteleme sayısı kadar bono bedeline dahil edilen vade farklarını, tahsil tarihlerinde hasılat yazarak ilgili dönem katma değer vergisi beyanına dahil ettiği, herhangi bir erteleme döneminde borcu tasfiye etme girişiminin alıcıya ait olduğu, bu durumda vade farklarının alacak olarak doğduğu dönemde vergilendirileceği göz önüne alındığında, kurum tarafından bu yolla vergi kaybına yol açılmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle temyiz istemini reddetmiştir. Vergi dairesi başkanlığı: tarhiyatın yasaya uygun olduğunu ileri sürerek kararın düzeltilmesini istemiştir. Karar: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54. maddesinde Danıştay tarafından verilen yargısal kararlar hakkında, bu maddede yazılı sebeplerle kararın düzeltilmesinin istenebileceği belirtildiğinden ve dilekçe sahibinin ileri sürdüğü sebeplerin bunlardan hiçbirine uymadığı anlaşıldığından, yerinde olmayan istemin reddine oyçokluğu ile karar verildi.(*) (*) Karşı Oy: Düzeltilmesi istenen kararın 'Karşı Oy' yazısında açıklanan nedenle düzeltme isteminin kabulü ile kararın kaldırılması ve ısrar kararının bozulması gerektiği görüşünde olduğumuzdan karara katılmıyoruz.