Danıştay Dördüncü Daire
Davacının borç para vererek faiz geliri elde ettiği hususu sadece ifadeye dayalı olup, bu konuda somut bir saptama yapılmadığından, yapılan tarhiyatın yerinde olmadığı. İstemin Özeti: Davacının 1996 yılında elde ettiği faiz gelirini beyan etmediğinden bahisle düzenlenen inceleme raporuna dayanılarak re'sen gelir vergisi salınmış, fon payı hesaplanıp, kaçakçılık cezası kesilmiştir. Vergi Mahkemesi kararıyla; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 1. maddesinde, kazanç ve iratların vergilendirilmesinde elde etmenin esas olduğu hükme bağlandığından ilgili dönemde davacının faiz geliri elde etmiş olup olmadığının tespiti gerektiği, dosyanın incelenmesinden, İdareye verilen ihbar dilekçesi üzerine (...) İcra ve İflas Müdürlüğünden alınan bilgilerin değerlendirilmesinden yükümlünün (...) adlı kişilere ait dosyalarda alacaklı olduğunun tespit edilmesi sonucu bu şahıslardan (...) alınan ifadelerinde yükümlüden faiz karşılığı borç para aldıklarını beyan ettikleri, (...)'ın bulunamamaları nedeniyle ifadeleri alınmadığı, bu kişilerin davacıya ödedikleri para üzerinden (...) Bankasından alınan kısa vadeli ticari kredi faiz oranlarına göre hesaplanan faiz tutarı ve diğer borçluların ifadeleri üzerine belirlenen faiz miktarı dikkate alınarak düzenlenen inceleme raporuna göre bulunan matrah farkı üzerinden re'sen tarhiyat yapıldığı anlaşılmış ise de, (...) ve (...) davacı arasında bir borç alacak ilişkisinin kanıtlanamadığı, (..) ve (...)'ye ait alacaklardan dolayı mahkemelerince verilen 14.01.1999 günlü ara kararı üzerine yukarıda anılan İcra ve İflas Müdürlüğünden gönderilen belgelerin incelenmesinden, yükümlüye ödemelerin 1998 yılında yapıldığı anlaşıldığından ihtilaflı dönemde elde edilmiş bir faiz geliri bulunmadığı, davacının aynı yılda birden fazla kişiye borç para verdiği anlaşıldığından mahkemelerince ihbar dilekçesini veren (...)'ın ifadesine itibar edilmesi gerektiği sonucuna varılarak bu borç ilişkisinden 100.000.000 lira faiz geliri elde ettiği görüldüğünden bu tutardan banka ve sigorta muameleleri vergisi düşüldükten sonra kalan tutar üzerinden yapılan cezalı tarhiyatta yasaya aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın kısmen reddine karar vermiştir. Davacı, borç para verilmesinin sözkonusu olmadığını, icra yoluyla takip edilen borçların çeşitli alım satım ve teminatlara ilişkin olduğunu bu nedenle yapılan tarhiyatın kanun ve usule uygun olmadığını, Vergi Dairesi Müdürlüğü, düzenlenen inceleme raporuna dayanılarak yapılan tarhiyatın yerinde olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedirler. Karar : Davalı İdare'nin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 19. maddesinde 'vergi alacağı, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu ve hukuki durumun tekemmülü ile doğar' hükmüne yer verilmiş, aynı Kanun'un 3/B maddesinde ise, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu hükme bağlanmıştır. Türk Vergi Hukuku, maddi ve somut delillere dayalı, böylece vergi adaletini sağlamayı amaçlayan kuralları içermektedir. Bu nedenle vergilemeye ilişkin kurallar, varsayım ve kanaate dayalı, vergi adaletini tesis yönünden gerçeğe aykırı tespitlere dayanan vergileme yapılmasını önlemeye yönelik olarak düzenlenmiştir. Olayda, faiz karşılığı borç para aldığını iddia eden isimli şahsın ihbar dilekçesi üzerine davacı için inceleme başlatılmış ve inceleme sonucu (...) İcra ve İflas Müdürlüğünden yükümlünün alacaklarının saptanması üzerine bu kişilerin ifadelerine dayanılarak matrah farkı bulunmuştur. İfadeler dışında, davacının gerek faiz geliri elde ettiği gerekse elde edildiği ileri sürülen faizin miktarı konusunda somut bir tespit bulunmadığından aksi yönde verilen mahkeme kararının bu hususa ilişkin hüküm fıkrasında isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenle, yükümlü temyiz isteminin kabulüyle Vergi Mahkemesinin kararının bozulmasına oyçokluğuyla, Vergi Dairesi Müdürlüğü temyiz isteminin reddine oybirliğiyle karar verildi.(*) (*) AZLIK OYU: Taraflar, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar temyiz konusu mahkeme kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara karşıyım.