T.C.
DANIŞTAY
VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU
o İKRAZATÇILIK (Aralarında Yakın Akrabalık ve İş İlişkisi Bulunmayanlara Karşılıksız Borç Para Verilmesi Düşünülemeyeceği - Tarhiyatta Yasaya Aykırılık Bulunmadığı)
o FAİZ GELİRİNİN BEYAN EDİLMEMESİ (İkrazatçılık - Aralarında Yakın Akrabalık ve İş İlişkisi Bulunmayanlara Karşılıksız Borç Para Verilmesi Düşünülemeyeceği)
o BORÇ PARA VERİLMESİ (Aralarında Yakın Akrabalık ve İş İlişkisi Bulunmayanlara Karşılıksız Olarak - İkrazatçılık/Tarhiyatta Yasaya Aykırılık Bulunmadığı)
Özet : Günün ekonomik koşullarına göre aralarında yakın akrabalık ve iş ilişkisi bulunmayanlara karşılıksız borç para verilmesi düşünülemeyeceğinden ikrazatçılık faaliyeti nedeniyle elde edilen faiz gelirinin beyan edilmediğinden bahisle yapılan tarhiyatta yasaya aykırılık bulunmadığı hk.
İstemin Özeti: İkrazatçılık yaptığı halde elde ettiği faiz gelirini beyan etmediğinden bahisle davacı adına 1992 yılı için resen kaçakçılık cezalı gelir vergisi salınmıştır.
Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen Manisa Vergi Mahkemesi 10.6.1996 günlü ve E: 1995/675, K: 1996/339 sayılı kararıyla; ifadesine başvurulan iki kişinin davacıdan ihtilaflı yılın değişik günlerinde toplam 127.000.000.- lira faiz karşılığı borç para aldıklarını ve 282.350.000 - lira elden, 263.000.000.- lira icra kanalıyla, 17.000.000 .- lira da çek ile olmak üzere toplam 562.350.000.- lira ödediklerini beyan ettikleri, davacının devlet memuru olması nedeniyle senetlerde alacaklı olarak farklı kişilerin adını kullandığı ve bunlardan birine 25.000.000.- lira ödediği hususlarının vergi inceleme raporu ile tesbit edildiği, günün ekonomik koşullarına göre aralarında yakın akrabalık bağı ve iş ilişkisi bulunmayanlara karşılıksız borç para verilmesi düşünülemeyeceğinden yapılan cezalı tarhiyatta yasaya aykırılık görülmediği gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Karara karşı yaptığı temyiz istemi reddedilen yükümlünün karar düzeltme istemini kabul eden Danıştay Üçüncü Dairesi 28.12.1999 günlü ve E: 1998/3156 K: 1999/4890 sayılı kararıyla, davacının bir kısmında borçlu, bir kısmında borçlu kefili olarak adının geçtiği senetlerin, davacının faiz karşılığı borç para verdiği yolundaki iddiayı kanıtlar nitelikte bir delil olarak kabul edilemeyeceği, dosyada bulunan bazı icra müdürlüklerine ait yazılar ile başka kişilerle ilgili ödeme belgelerinin de davacının ikrazatçılık faaliyetinde bulunduğunu kanıtlar nitelikte olmadığı ve yapılan tarhiyatta hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle mahkeme kararını bozmuştur.
Bozma kararına uymayan Manisa Vergi Mahkemesi 13.4.2000 günlü ve E: 2000/234, K: 2000/294 sayılı kararıyla ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe ile kararında ısrar etmiştir.
Israr kararı yükümlü tarafından temyiz edilmiş ve tarhiyatın sadece ifadelere dayanılarak yapıldığı, ifadelerin ise gerçeğe aykırı olduğu, yapılan tarhiyatta yasaya uygunluk bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Salmaz Gerek'in Düşüncesi: Temyize konu edilen vergi mahkemesi ısrar kararının Danıştay Üçüncü Dairesince verilen 28.12.1999 günlü ve E: 1998/3156, K: 1999/4890 sayılı kararda belirtilen hukuksal neden ve gerekçe doğrultusunda bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Ülkü Erbük'ün Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İkrazatçılık faaliyetinden elde ettiği geliri beyan dışı bıraktığından bahisle davacı adına 1992 yılı için resen salınan kaçakçılık cezalı gelir vergisine karşı açılan davanın reddi yolundaki vergi mahkemesi ısrar kararı yükümlü tarafından temyiz edilmiştir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 1'inci maddesinde, gerçek kişilerin gelirlerinin gelir vergisine tabi olduğu, gelirin; bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olduğu hükme bağlanmış, 2 nci maddesinde, ticari kazanç; gelire giren ve maddede sayılan kazanç ve iratlar arasında sayılmıştır.
Danıştay'ın yerleşik içtihatları ile yakın akrabalık bağı veya iş ilişkisi bulunmayan kişiler arasında önemli miktarlardaki paraların günün ekonomik koşullarında karşılıksız olarak alınıp verilemeyeceği kabul edilmiş, bir yılda birden çok kişiye veya aynı kişiye birden çok yılda borç para verilmesi ikrazatçılık olarak kabul edilmiş, borç verme işlemlerinde faizin peşin alındığı, alacağın senet veya ipotek tesisi suretiyle güvenceye bağlanmasının da faiz alındığına delil teşkil edeceği belirtilmiştir.
İkrazatçılık faaliyetinden elde edilen ve ticari kazanç olan faizin gelir vergisine tabi olması yukarıda açıklanan hükümler gereğidir.
Dosyada bir örneği bulunan tarhiyatın dayanağı vergi inceleme raporu ve eklerini oluşturan borçlu ifadeleri ve icra müdürlüğü yazısından, yükümlünün uyuşmazlık döneminde birden çok kişiye çek ve senet karşılığı borç para verdiği, sözü edilen belgelerin faiz miktarını da içerecek şekilde düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Aralarında yakın akrabalık bağı veya iş ilişkisi bulunmayanlara karşılıksız borç para verilmesi düşünülemeyeceğinden ve davacının ikrazatçılık faaliyetinde bulunduğu sonucuna varıldığından davanın reddi yolundaki kararda hukuka aykırılık görülmemiştir.
SONUÇ : Bu nedenlerle, temyiz isteminin reddine, 17.11.2000 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY:
Israr kararının, Danıştay Üçüncü Dairesince verilen bozma kararında yer alan hukuksal neden ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.