NAKLİYECİLİK FAALİYETİNİ BIRAKAN VE ARACINI SATAN DAVACININ, ARAÇ SATIŞINDAN ELDE ETTİĞİ KAZANCIN TİCARİ KAZANÇ SAYILACAĞI VE ARACIN EMSAL BEDELİNİN BELİRLENMESİ GEREKTİĞİ HK.
Temyiz İsteminde Bulunan: ... Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : ...
İstemin Özeti: Nakliyecilik faaliyetinde kullandığı otobüsü 27.10.1998 tarihinde satarak 19.11.1998 tarihinde verdiği dilekçe ile de işi terk ettiğini vergi dairesine bildiren davacının, bu aracın satış bedelini emsaline nazaran düşük beyan ettiğinden bahisle takdir komisyonunca tespit edilen matrah üzerinden Ekim/1998 dönemi için salınan katma değer vergisi ve kesilen ağır kusur cezasına ilişkin işlemi; Katma Değer Vergisi Kanununun 1'inci maddesinin 1'inci fıkrası ile, Gelir Vergisi Kanununun 82'nci maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan 2' nci ve 5' inci bendine göre, gerçek usulde vergiye tabi mükelleflerin, ticari faaliyetlerine son verdikten sonra bu işleriyle ilgili olarak elde ettikleri kazançların arızi kazanç olduğu, bu kapsamdaki teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olmadığı; dosyanın incelenmesinden; davacının vergisi ihtilaf konusu aracı 27.10.1998 tarihinde sattığı ve aynı gün faliyetine son verdiği anlaşıldığından, davacının araç satışından elde ettiği arızi kazancın katma değer vergisine tabi tutulması suretiyle tesis edilen işlemde yasal isabet görülmediği gerekçesiyle iptal eden ... Vergi Mahkemesinin ... gün ve ... sayılı kararının; kamyonunu satarak ilgili dönem beyannamesi ile beyan eden davacının gelirinin arızi kazanç sayılamayacağı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi Nazlı Yanıkdemir' in Düşüncesi: Gelir Vergisi Kanununun 82'nci maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan beşinci fıkrası uyarınca, bir kazancın arızi kazanç sayılabilmesi için, gerçek usulde vergiye tabi olarak yürütülen faaliyetin terk edilmiş olması gerekmektedir.
Olayda; davacının, ticari işletmeye dahil olan aracının satış tarihi ile işi terk tarihinin aynı olduğu anlaşıldığından, bu satıştan elde edilen kazancın sonradan elde edildiğinin ve arızi kazanç olarak kabulünün mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının aracın emsal bedeli araştırılarak karar verilmek üzere bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Sadri Bozkurt'un Düşüncesi:Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddi ile Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; nakliyecilik faaliyeti ile uğraşan davacının 19.11.1998 tarihli dilekçe ile 27.10.1998 tarihinde itibaren faaliyetini terk ettiğini bildirmesi nedeniyle, 27.10.1998 tarihinde noter senedi ile kamyonunu satmasından elde ettiği geliri; ticari kazanç olarak kabul etmek suretiyle, davacı adına salınan katma değer vergisi ile kesilen ağır kusur cezasına ilişkin işlemi iptal eden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
Katma Değer Vergisi Kanununun 1'inci maddesinin 1'inci fıkrasında, ticari, sınai, zirai, faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu; Gelir Vergisi Kanununun 82'nci maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan 5' inci fıkrasında da gerçek usulde vergiye tabi mükelleflerin terk ettikleri kazançların arızi kazanç olduğu hükme bağlanmış olup, buna göre, mal teslimi dolayısıyla elde edilen kazancın arızi kazanç sayılarak Katma Değer Vergisi Kanununun dışında tutulabilmesi için, teslimin işin terkinden sonraki tarihte gerçekleşmiş olması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının nakliyecilik faaliyetinde kullandığı aracı 27.10.1998 tarihinde noter senedi ile satarak 19.11.1998 tarihli dilekçesi ile de, faaliyetini 27.10.1998 tarihinde terk ettiğini bildirdiği; Ekim/1998 dönemi katma değer vergisi beyannamesinde matrah olarak, aracın satış bedelini gösterdiği; bu bedelin idarece emsaline nazaran düşük bulunması üzerine de takdir komisyonunca takdir edilen matrah üzerinden dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmıştır. Aracın satışının, nakliyecilik faaliyeti ile ilgili mükellefiyet kaydının silinmesinden önce olması sebebiyle, anılan satıştan elde edilen kazancın Gelir Vergisi Kanununun 82'nci maddesinin anılan 2'nci fıkrasında tanımlanan arızi kazanç niteliğinde olmadığı; ticari faaliyet çerçevesinde elde edildiği açıktır. Nitekim, davacı da söz konusu kazancın ticari niteliğini kabul ederek noter senedinde yazılı satış bedelini ilgili dönem katma değer vergisi beyannamesinde göstermiştir. Esasen, davada da , bu yolda sürülmüş herhangi bir iddia mevcut değildir.
Bu bakımdan, Mahkemece, aracın beyan edilen değerinin emsal değere uygun olup olmadığı incelenerek karar verilmesi gerekirken, açıklanan gerekçeyle hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 16.12.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.
BŞ/ÖEK
|