Dairesi
ANONİM ŞİRKETİN YAPMIŞ OLDUĞU APART TÜRÜ BAĞIMSIZ BÖLÜMLERİN...
Karar No
4800
Esas No
3072
Karar Tarihi
22-11-1995
 
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
DÖRDÜNCÜ DAİRE
1995
4800
1995
3072
22/11/1995
 
KARAR METNİ

ANONİM ŞİRKETİN YAPMIŞ OLDUĞU APART TÜRÜ BAĞIMSIZ BÖLÜMLERİN, "DEVRE
TATİL" ADI ALTINDA BİR SÖZLEŞME İLE MÜLKİYETİ KENDİNDE KALMAK ÜZERE
ÜÇÜNCÜ KİŞİLERE TAHSİS ETTİİ MUTLAK KULLANIM VE TASARRUF HAKKI KARŞI-
LIĞI ELDE ETTİĞİ BEDELİNİN, ŞİRKET HESAPLARINA GÖRDİĞİ TARİHTE TİCARİ
KAZANÇ OLARAK VERGİLENDİRİLMESİ GEREKTİĞİ HK.

Davacı Anonim Şirketin tatil köyü olarak yapmış olduğu yatırımına ait
apart türü bağımsız bölümleri "devre tatil" olarak satışa sunması üze-
rine elde ettiği hasılatının tamamını kayıtlara gelir olarak geçirme-
mesi inceleme elemanı tarafından eleştiri konusu yapılarak 1990 yılı
kazancı tespit edilmiş ve Kurumlar Vergisi Kanununun 8/9.maddesine gö-
re kurumlar vergisinden müstesna tutulan yatırımn indirimini, tespit
edilen kazançtan indirmesi sonucu üzerinden kurumlar vergisi hesapla-
nacak bir matrah kalmamıştır. Kurumlar vergisinden müstesna tutulan
kazançtan dolayı Gelir Vergisi Kanununun 94/A-9.maddesine göre davacı
şirket adına re'sen gelir (stopaj) vergisi salınmış, kaçakçılık cezası
kesilmiştir. Ankara 1.Vergi Mahkemesi 9.2.1995 günlü ve 1995/451 sayı-
lı kararıyla, davacı şirketin "devre tatil" hakkını bir bedel karşılı-
ğında hak sahiplerine sattığı halde bu hakkın satışından dolayı elde
ettiği bedelin tamamını kayıtlarına gelir olarak intikal ettirmemesi
ve muhtasar beyannamede yer alan hesaplamalara dahil etmemesi nedeniy-
le salınan vergide isabetsizlik görülmediği, şirket yetkililerinin
vergi kanunları karşısındaki durumlarının ne olduğunu mevcut kanunlara
göre belirleyemedikleri ve vergi zıyaına kasıtlı olarak sebebiyet ve-
rilmediği sonucuna varıldığından kaçakçılık cezasının kusur cezasına
çevrilmesi gerektiği gerekçesiyle vergi aslına yönelik davanın reddine
kaçakçılık cezasının kusur cezasına çevrilmesine karar vermiştir. Ver-
gi Dairesi Başkanlığı, olaya kaçakçılık cezası uygulanması gerektiği-
ni, davacı vekili devre tatil hakkının kira akdi ile parelellik taşı-
dığını, Vergi Usul Kanununun 287.maddesine göre gelecek kira dönemle-
rine ait peşin tahsil olunan hasılatın mukayyet değeri üzerinden pa-
sifleştirilerek değerlendirilmek suretiyle gelecek hesap dönemlerine
ait peşin tahsil edilen devre tatil bedelinin, devre tatil süresine
bölünmek suretiyle ilgili yıl hasılatı olarak kar-zararın saptanmasın-
da dikkate alındığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir-
ler.

Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından, olaya kaçakçılık cezası uygulanma-
sı gerektiği yolunda ileri sürülen iddia mahkeme kararın dayandığı ge-
rekçeler karşısında yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda
görülmemiştir.

Davacı şirket, tatil köyü olarak apart otel türü bağımsız bölümler in-
şa etmekte, bu bağımsız bölümleri "devre tatil" adı altında bir söz-
leşme ile mülkiyeti kendisinde kalmak üzre ilk kullanılan yıldan iti-
baren 99 yıl süre ile yılın belirli dönemleri göz önüne alınarak yapı-
lan ayrım uyarınca "dönem sahibi" sıfatıyla 3.kişilere mutlak kullanım
ve tasarruf hakkı ile tahsis etmektedir.

Sözleşmeye göre, dönem hakkı sahibi, kendisine tahsis edilen dönemi
başkasına kullandırabileceği gibi kiraya verebilir. Kullanma hakkı mi-
ras yolu ile varis haleflerine intikal eder. Şirket murislerle aynı
şartlarla sözleşme yapmak zorundadır. Yine sözleşmeye göre sözleşme
konusu dönemin tahsis bedelinin muayyen bir miktarı teslim beklenmek-
sizin avans olarak sözleşmenin imzalandığı tarihte, bakiyesi ödeme
planına göre otuz ay içinde ödenecektir.

Görüldüğü gibi sözleşmede, hukukumuzda yer alan sözleşmelere uygun ola
rak kira, satış, satış vaadi, geri alım kaydı ile satış gibi deyimle-
rin hiç birine yer verilmemiş, kendine özgü bir sözleşmeyle bir gayri-
menkulün her yıl belirli bir devre "kullanım hakkı" üçüncü kişilere 99
yıl süre ile "Tahsis edilmiş" üstelik bu kişilerin ölümü halinde aynı
şartlarla yani 99 yıl süre ile murisle sözleşme yapma zorunluğu kabul
edilmiştir. Bu sözleşmeyi "belirli bir süre kiralamaya" benzetmek huku
ken mümkün görülemediğinden bu kullanım hakkının tahsisi karşılığı el-
de edilen gelirin bölünerek gelecek hesap dönemlerine ait peşin hası-
lat olarak muhasebeleştirilmesi uygun görülmemiştir. Sözleşme ile ta-
yin edilen tahsis bedeli, şirket hesaplarına hangi dönem girmişse o
dönem ticari kazancı olarak nitelendirilmek ve ona göre vergilendiril-
mek gerekir.

Bu nedenle taraflar temyiz isteminin reddine karar verildi.

AZLIK OYU:

Davacı şirket, tatil köyü olarak yapmış olduğu, apart otel türü bağım-

sız bölümleri "devre tatil" olarak üçüncü kişilerin istifadesine sun-
ması karşılığında elde ettiği hasılatın bir bölümünü gelecek hesap dö-
nemlerine ait peşin tahsil olunan hasılat olarak muhasebeleştirmiştir.
İnceleme elemanınca olayda devre kulllanım hakkının satışının söz ko-
nusu olduğu kabul edilerek, hasılatın tamamının bu satışın yapıldığı
yıl gelirlerine ithali gerektiği sonucuna varılmış ve bu görüşle uyuş-
mazlık konusu vergi ve ceza salınmıştır.

Davacı şirket ile üçüncü kişiler arasında yapılan sözleşmeye göre, te-
sislerin mülkiyeti müşterilere intikal ettirilmemekte, şirket uhdesin-
de kalmaktadır. Şirket, bağımsız bölüm ve üniteleri belirli bir süre
sözleşmenin taraflarının kullanımına sunmakta, bunun karşılığında bir
bedel almakta, devre tatil hakkı sahipleri ise devre tatil bedelini ve
bakım masraflarını üstlenmektedir. Kullanım hakkı sahibi, malikin bil-
gisi dışında hakkını başka bir kişiye devredememekte, yapıda bir deği-
şiklik yapamamakta, ölüm halinde kullanım hakkının mirasçılara geçmesi
bunlarla yeni sözleşme yapılması şartına bağlı tutulmaktadır.

Görüldüğü gibi bu sözleşmede, satım akdinin en önemli unsuru olan,
"mülkiyetin nakli" taahhüdü bulunmamaktadır. Devredilen, gayrimenkulün
mülkiyeti değil onun kullanım hakkıdır. Kira akdi, kiralayanın, kira-
cının kendisine ödediği veya ödeyeceği bir bedel karşılığında, "bir
şeyin veya bir hakkın kullanılmasını" belli bir süre için kiracıya
terk etmeyi taahhüt ve iltizam etmesi olarak tarif edildiğine göre;
sözleşme serbestisi ilkesinden hareketle, bu ilkenin sınırları çerçe-
vesinde geçerli özel bir sistem öngören "Devre Tatil Sistemiİ" nin,
bedelleri önceden alınan ve uzun yıllar itibariyle sözleşmeye bağlanan
kendine özgü bir "kiralama" niteliğinde olduğunun kabulü gerekmekte-
dir. Sözleşme uyarınca, dönem sahibinin hakkını, dilediği kişiye dile-
diği fiyatla devredebilmesi, kiralayabilmesi, hakkın uzun süreli olup
miras yoluyla intikalinin mümkün olması, kira sözleşmelerinde de öngö-
rülebileceğinden, onun bu niteliğini değiştireceği kabul edilemez.

Müşterek mülkiyet payına bağlı bir irtifak hakkı olarak kurulmadığın-
dan, "devre tatil" sistemi, "devre mülk" sistemine benzetilemeyeceği
gibi, bir "hakkın satışı" olarak değerlendirilerek sonuca ivarılması
da mümkün bulunmamaktadır. Davacının devre tatil sisteminde, uzun sü-
reli bir kiralama olduğu görüşü ile, Vergi Usul Kanunu'nun 287.maddesi
uyarınca hasılatını muhasebeleştirmesinde ve bu esasa göre beyanda bu-
lunmasında kanuna aykırılık yoktur. Aksi görüşle yapılan tarhiyatın
terkini gerekirken davanın reddine karar verilmesinde isabet bulunma-
maktadır.

Bu nedenle, mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşüyle karara
karşıyım.


(DAN-DER; SAYI:91) (MT/ES)
 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı