HAYAT SİGORTASI PRİMLERİNDEN RİYAZİ İHTİYAT OLARAK AYRILAN KISMIN,
DEVLET TAHVİLİ VE HAZİNE BONOSUNA YATIRILAN BÖLÜMÜNDEN SAĞLANAN FAİZ
GELİRİNİN, KURUM KAZANCININ TESPİTİNDE İNDİRİLMESİNİN MÜMKÜN OLMADIĞI
HK.
1990 yılı işlemlerinin, hayat sigortası primlerinden riyazi ihtiyat o-
larak ayrılan kısmının Devlet tahvili ve Hazine bonosuna yatırılan bö-
lümünden sağlanan faiz geliri yönünden incelenmesi sonunda saptanan
matrah farkı üzerinden davacı şirket adına ikmalen kurumlar vergisi
salınıp fon hesaplanmış, kusur cezası kesilmiştir. İstanbul 2. Vergi
Mahkemesinin 5.3.1996 günlü ve 1996/600 sayılı kararıyla; Kurumlar
Vergisi Kanunu'nun 14/4 üncü maddesinin parantez içi hükmünde, hayat
sigorta şirketlerinde riyazi ihtiyatlardan temettü ve faizleri vergi-
den istisna edilmiş olan menkul kıymetlere yatırılan kısma ait faizle-
rin giderler meyanında gösterilemeyeceğinin öngörüldüğü, bu maddede
sözü geçen gelirin vergiden istisna olması durumunda kurum kazancının
tespitinde indirilmesinin mümkün olmadığı, oysa olayda eleştirisi ya-
pılan gelirlerin vergi dışı bırakıldığının düşünülemeyeceği, bu neden-
le kurum tarafından dönem matrahının tespiti sırasında indirim konusu
yapılmasında isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle tarhiyatın kaldı-
rılmasına karar verilmiştir. Vergi Dairesi Müdürlüğü, inceleme rapo-
runda tespiti yapılan hususlar doğrultusunda salınan vergi, hesaplanan
fon ve kesilen kusur cezasında kanuna aykırılık olmadığını ileri süre-
rek, kararın bozulmasını istemektedir.
Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinde, safi kurum ka-
zancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki
hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş, Gelir Vergisi Kanunu'nun uyuş-
mazlık döneminde yürürlükte bulunan mükürrer 39 uncu maddesinde, tica-
ri faaliyete bağlı olarak elde edilen bir kısım gelirlerin,bu kapsamda
Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizlerinin,ticari kazançtan indiril-
mesi olanağı getirilmiş, Kanunun 41 inci maddesinde de safi kazancın
tespit edilmesi için indirilmesi kabul edilen giderler sayılmıştır.
Kurumlar Vergisi Mükelleflerince, kurum kazancının tespitinde anılan
hükümler uyarınca bir kısım gelirlerini ve bir kısım giderlerini indi-
rime tabi tutacakları ve vergiye tabi kazancın böylece tespit edilece-
ği kuşkusuzdur. Kanun koyucu kurumlar vergisi mükelleflerine yönelik
olarak yukarıda sayılan indirimi yapılabilecek gelir ve giderler ya-
nında ayrıca bir kısım giderlerin de indirim konusu yapılabileceğini
Kurumlar Vergisi Kanununun 14 üncü maddesinde öngörmüş, maddede sayı-
lan giderlerin kurum kazancının tespitinde ayrıca indirilebilmesi ola-
nağını tanımıştır. Bu kapsamda anılan 14 üncü maddenin 4 numaralı ben-
dinde sigorta şirketlerinin indirim konusu yapabilecekleri giderler o-
larak teknik ihtiyatlar sayılmış, bu teknik ihtiyatların hangi esasla-
ra göre indirim konusu yapılabileceği anılan 4 üncü bendin devamında
ayrıca ve açıkca düzenlenmiştir. Ancak teknik ihtiyatlar yönünden ge-
tirilen bu indirim olanağının istisnası, hayat sigorta şirketlerinin
riyazi ihtiyatlardan temettü ve faizleri vergiden istisna edilmiş olan
menkul kıymetlere yatırılan kısma ait faizler yönünden indirim konusu
yapılamayacağı 14 üncü maddenin 4 numaralı bendinin parantez içi hük-
müyle getirilmiştir. Bu düzenleme dışında riyazi ihtiyatların bu kap-
sam dışında kalan kısmı ile diğer sigorta teknik ihtiyatlarının, kurum
kazancının tespitinde ayrıca indirim konusu yapılmasına kanuni bir en-
gel yoktur.
Açıklanan istisna hükmünün getirilmesi, devlet tahvili ve hazi-
ne bonusu gelirlerinin daha önce kurum kazancının tespitinde indirim
konusu olarak nazara alınmış olması sebebiyle, bir kez de anılan 14/4
üncü maddeye göre indirilmesinin önüne geçerek böylece mükerrer indi-
rim yapılmasını önlemeye yöneliktir. Aksi düşünce aynı gelirin hem Ge-
lir Vergisi Kanunu'nun mükerrer 39 uncu, hemde Kurumlar Vergisi Kanu-
nunun 14 üncü maddesine göre mükerrer indirilmesi sonucunu doğurur ki,
kanun koyucunun amacının bu yönde olduğunu kabul etmek mümkün değil-
dir.
Diğer taraftan, sözü edilen gelirin Gelir Vergisi Kanununun 94
üncü maddesi uyarınca tevkifata tabi tutularak vergilendirilmiş olması
bu gelirin esas itibariyle vergiden istisna edilmiş olması gerçeğini
ortadan kaldıramayacağı gibi, Sigorta Murakabe Kanunu uyarınca söz
konusu gelirin, sigorta şirketinin geliri olmayıp sigortalıya ait bir
gelir olması karşısında, kurum kazancının tespitinde ayrıca indirim
konusu yapılması kanunen ve gelirin niteliği itibariyle mümkün bulun-
mamaktadır.
Ancak tahakkuk eden vergiler üzerinden fon hesaplanması münha-
sıran verilen beyannameye göre tahakkuk ettirilecek vergi yönünden
mümkün olup, ikmalen veya re'sen salınan vergiler esas alınarak fon
hesaplanmasının kanunda öngörülmemiş olması nedeniyle, ikmalen salınan
vergi üzerinden hesaplanan fon ile buna uygulanan kusur cezasında ya-
sal isabet yoktur.
Bu nedenle Vergi Dairesi Müdürlüğü temyiz isteminin vergi aslı
ve cezası yönünden kabulü ile İstanbul 2. Vergi Mahkemesinin 5.3.1996
günlü ve 1996/600 sayılı kararının bozulmasına, karar verildi.
(MT/ES)
(DAN-DER; SAYI:94)
|