HUKUKİ BİR İHTİLAFIN ÇÖZÜMÜNE YÖNELİK İDDİALARIN DÜZELTME ŞİKAYET KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLEMEYECEĞİ HK.
Temyiz Eden : Maliye Bakanlığı/ANKARA
Karşı Taraf : ...
İstemin Özeti : Davacı kurumun, işletmeden vakfa aktarılan kar üzerinden tevkifat yapılmaması gerektiğini ileri sürerek 1999 yılında kesinti yoluyla ödediği gelir (stopaj) vergisi, özel işlem vergisi, damga vergisi, hesaplanan fon payı ile eğitime katkı payının iadesi istemiyle yapmış olduğu düzeltme şikayet başvurusunun reddine ilişkin 6.12.2001 günlü ve 65497 sayılı işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır. Ankara 5. Vergi Mahkemesi 12.3.2003 günlü ve E:2002/129, K:2003/207 sayılı kararıyla; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 75 inci maddesinin 1 numaralı bendinde her nevi hisse senetlerinin kar paylarının, 2 numaralı bendinde istirak hisselerinden doğan kazançların, 3 numaralı bendinde ise kurumların idare meclisi başkan ve üyelerine verilen kar paylarının menkul sermaye iradı sayıldığı, Kanunun 94 üncü maddesinin 6-b/i alt bendinde ise bu kar paylarından tevkifat yapılmasının öngörüldüğü, bu hükmün 1.1.1999 tarihinde yürürlüğe girdiği, bu tarihten sonra tevkifat yapılabilmesi için öncelikle kazancın 75 inci maddenin 1,2 ve 3 numaralı bentlerinde sayılan kazançlardan olması gerektiği, dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmelerin kendi faaliyetlerinden elde etmiş oldukları kurum kazancından bağlı oldukları dernek ve vakfa aktarılan pay iştirak kazancı olarak nitelendirilemeyeceğinden, davacı kurumun bağlı olduğu vakfa aktardığı kazanç payınında iştirak kazancı olduğundan söz edilerek tevkifata tabi tutulamayacağı, bu nedenle olayda, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 118 inci maddesinin 3 üncü fıkrasında; "Açık olarak vergi mevzuuna girmeyen veya vergiden müstesna bulunan gelir, servet, madde, kıymet, evrak ve işlemler üzerinden vergi istenmesi veya alınması" şeklinde tanımı yapılan ve vergilendirme hataları arasında yer alan "mevzuda hata" mevcut olduğundan, tahakkukun düzeltilmesi ve haksız alınan vergi ve fon paylarının iadesi gerektiği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir. Davalı İdare, dönem karından vakfa aktarılan tutarların vakıf yönünden iştirak hissesinden doğan kazanç, karı aktaran iktisadi işletme yönünden ise kar dağıtımı anlamına geldiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi Abdurrahman Gençbay'ın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Yakup Kaya'nın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemiştir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 1 inci maddesinde dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmelerin kazançlarının kurumlar vergisine tabi olduğu belirtilmiş, dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler, Kanunun 5 inci maddesinde "Dernek ve vakıflara ait veya bağlı olup 4 üncü maddede yazılı şartları haiz bulunan işletmeler ile aynı mahiyetteki yabancı işletmeler dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleridir." şeklinde tanımlanmıştır. Kanunun 4 üncü maddesinde ise iktisadi kamu müesseseleri tanımlandıktan sonra ikinci fıkrasında, bunların kazanç gayesi gütmemelerinin, faaliyetin kanunla tevdi edilmiş görevler arasında bulunmasının, tüzel kişiliklerinin olmamasının, müstakil muhasebeleri ve kendilerine tahsis edilmiş sermayelerinin veya işyerlerinin bulunmamasının mükellefiyetlerine tesir etmeyeceği belirtilmiştir.
Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 116 ncı maddesinde vergi hatasının, vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması olduğu, 117 nci maddesinde, matrah hataları, vergi miktarında hatalar ve verginin mükerrer olmasının hesap hataları olduğu, 118 nci maddesinde ise vergilendirme hatalarının mükellefiyetin şahsında, mükellefiyette, mevzuda ve vergilendirme veya muafiyet döneminde olabileceği belirtilmiştir.
Olayda, vakfa ait iktisadi işletme durumunda olan davacı kurumun 1999 yılı kazancından, kurumlar vergisi ve fon payı çıktıktan sonra kalan ve bağlı olduğu vakfa aktarılan, kar üzerinden tevkifat yapılmaması gerektiğini ileri sürerek 1999 yılında kesinti yoluyla ödediği gelir (stopaj) vergisi, özel işlem vergisi, damga vergisi, hesaplanan fon payı ile eğitime katkı payının iadesi istemiyle yapmış olduğu düzeltme şikayet başvurusunun reddine ilişkin davalı idare işleminin iptali istemiyle açılan davada uyuşmazlık vergi hatası kapsamında değerlendirilerek dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir. Ancak uyuşmazlığın esası, davacı iktisadi işletmenin bağlı olduğu vakfa aktardığı kazancın bir kar aktarımı ve bu aktarımın da vakıf yönünden 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 nci maddesinin 1 nci fıkrasının 2 nci bendinde belirtilen iştirak kazancı kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceğine ilişkin olup, bu haliyle olayın ve ileri sürülen iddiaların tamamen hukuki bir ihtilaftan kaynaklanması nedeniyle 213 sayılı Vergi Usul Kanununun vergi hatasına ilişkin hükümlerine göre değerlendirilmesine olanak bulunmamaktadır.
Bu nedenle, Ankara 5. Vergi Mahkemesinin 12.3.2003 günlü ve E:2002/129, K:2003/207 sayılı kararının bozulmasına 31.3.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
BŞ/ŞGK
|