VADELİ SATIŞTA, KATMA DEĞER VERGİSİNİN TOPLAM SATIŞ BEDELİ ÜZERİNDEN
HESAPLANMASI GEREKECEĞİ HK.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun "Teslim ve hizmet işlemlerin
de matrah" başlığı altında düzenlenen 20.maddesinin 1.fıkrasında; "Tes
lim ve hizmet işlemlerinde matrah, bu işlemlerin karşılığını teşkil
eden bedeldir." denilmiş 2.fıkrasında da; "Bedel deyimi, malı teslim
alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket eden-
lerden bu işlemler karşılııında her ne suretle olursa olsun alınan ve-
ya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para
ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade
eder." hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun matraha dahil olan unsurları belirleyen 24.maddesinin (c)
fıkrasında ise; "vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli ge-
lirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat,
hizmet ve değerler." vergi matrahına dahil edilecek unsurlar arasında
sayılmıştır.
Yükümlü kurum satışlarının peşin olup senetlerin bir harç senedi olma-
yıp, teminat senedi niteliğinde olduğunu iddia etmekte vergi dairesi
müdürlüğü ise satışların taksitli satış olduğunu ileri sürmektedir.
Taksitli satım; Borçlar kanununun 222 ve devamı hükümlerinde açıklandı
ğı gibi satılan malın müşteriye derhal verilmesi ve bedelin ise belir-
li zamanlarda (vadelerde) ödenmesi halidir.
Yükümlü şirketin 1988 takvim yılında yaptığı motorlu araç satışların-
da; satış ve teslim tarihi itibariyle, vade farkı ve araç satış fiya-
tından geriye kalan ana para borcuna ilişkin tutarları içeren ve muhte
lif vade tarihlerine göre düzenlenen senetlerin müşteriden alındığı ih
tilafsızdır.
Olayda peşin satışlarda ödeme koşullarınıda içeren sözleşmeler yapılma
sına gerek bulunmadığı halde böyle bir sözleşme yapılmış olması ve söz
leşmedeki taksit miktarlarının ve müşterilerden alınan senetlerin vade
lerinin farklı oluşu bunların teminat senedi olmayıp borç senedi oldu-
ğunu göstermektedir.
İnceleme sırasında ticari taşıtları alan kişilerin inceleme elemanına
bunları taksitle aldıkları yolunda verdikleri ifadelerde satışın tak-
sitle yapıldığını doğrulamaktadır. Zira satıcıyla aralarında herhangi
bir husumet yada ihtilafın varlığı ortaya konulmadıkça taşıt alıcıla-
rının sırf satıcıyı (yükümlüyü) ısrar etmek amacıyla aynı yönde beyan-
da bulunmaları düşünülemez.
Taşıt alıcıları adlarına cari hesaplar açtırılması ve satılan araçlar
üzerine satış ve teslim tarihlerinde haciz koydurulması da satışın va-
deli olduğunu gösteren diğer açık delillerdir.
Bu delil ve tesbitler ve 3065 sayılı Kanunun yukarda açıklanan amir hü
kümleri karşısında yükümlü şirket tarafından gerek dilekçelerde gerek-
se duruşmada öne sürülen iddialar ve söz konusu senetlerin "Teminat Se
nedi" olarak nitelendirilmesi ve üzerinde teminat senedi yazılması ver
gilendirmeyi doğuran maddi olayın gerçek mahiyetini etkileyecek nite-
likte değildir.
Bu itibarla; Vergi Mahkemesince; mükellefiyetin esasına ilişkin olarak
yazılı gerekçe ile verilen kararda kanuna aykırılık yoktur.
Ancak; yükümlü şirket tarafından dava dilekçesinde, inceleme elemanın-
ca matrahın hesaplanması sırasında maddi hata yapıldığı ve suretle ...
lira olarak hesaplanması gereken katma değer vergisinin ... lira fazla
sıyla ... lira olarak hesaplanmasına sebebiyet verildiği ileri sürül-
müş ve bu hususun yapılacak inceleme sonucu düzeltilmesi istenmiş, mad
di hatanın varlığına ilişkin iddianın tevsiki yönünde yeminli mali mü-
şavir marifetiyle hazırlattırılan bir rapor duruşmada ibraz olunmuş-
tur.
Yükümlü şirketçe ileri sürülen maddi hataya ilişkin bu iddianın mahke-
mece araştırılmadığı ve kararda karşılanmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan; teslim tarihinde vergi matrahına dahil edilerek katma de-
ğer vergisi ödenmesi gereken vade farklarının, her vade farkının tah-
sil edilmesiyle birlikte müşteriye fatura edildiği ve katma değer ver-
gisi tahsil edilerek beyan olunduğu ve ödendiği dosyada mevcut belgele
rin incelenmesinden anlaşılmaktadır.
Bu durumda; vergi mükerrerliğine sebebiyet verilmemesi bakımından uyuş
mazlık konusu 1988 takvim yılı satışları nedeniyle ödenmesi gereken
vergi ile bu satışlara ilişkin olarak, yükümlü şirketçe ödenen katma
değer vergisinin, yükümlü şirketin defter kayıt ve belgeleri ile vergi
dairesi kayıtlarından araştırılması, duruşmada ibraz olunan ve maddi
hatanın delillendirilmesine ilişkin olan yeminli mali müşavirlik rapo-
runun değerlendirilmesi ve gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırıl-
ması suretiyle sonucuna göre yeniden bir karar verilmesi zorunlu görül
müştür.Dahili tevkifatın ise; cari vergilendirme dönemi kurumlar vergi
sine mahsuben peşin ödenen bir tevkifat olması ve bu gün itibariyle
mahsup olanağının kalmaması nedeniyle mükerrer bir tahsilat olacağının
vergi dairesince dikkate alınacağı tabiidir.
Kaçakçılık cezasına gelince;
İnceleme raporu ile saptanan matrah farkı tamamen yükümlü şirketin def
ter kayıt ve belgeleri ile vermiş olduğu katma değer vergisi beyanname
lerinin incelenmesi sonucu hesaplanmıştır. Gerek matrahın hesaplanış
şekli gerekse vade farkı olarak tahsil olunan meblağların, fatura edi-
lerek kayıtlara alınması ve buna ilişkin katma değer vergisinin de tah
sil edilerek ödenmiş bulunması karşısında kasten vergi ziyaına sebebi-
yet verildiğinden söz edilemeyeceği cihetle cezanın kusur cezasına çev
rilmesi uygun olacağından, mahkeme kararında ceza yönünden isabet gö-
rülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin, mükellefiyetin esasına ilişkin
iddialar yönünden reddine, matrahın hesaplanması, vergilendirmede mü-
kerrerliğe sebebiyet verilmesi ve ceza yönünden ise; kabulü ile yukarı
da belirtilen gerekçe doğrultusunda yapılacak inceleme sonucuna göre
yeniden karar verilmek üzere mahkeme kararının bozulmasına karar veril
di.
BŞ/YÖ
|