Dairesi
DAVACI KURUMUN BANKADAN ALDIĞI KREDİNİN BİR KISMINI ŞİRKET MUHASEBESİ İLE İLİŞKİLENDİRMEKSİZİN VE FAİZ VE KUR FARKI GİBİ MASRAFLARI GİDER KAYITLARINA AKTARMAKSIZIN ORTAĞINA KULLANDIRMASININ, ÖRTÜLÜ KAZANÇ DAĞITIMI OLUŞTURMAYACAĞI HK.
Karar No
82
Esas No
26
Karar Tarihi
25-06-2004
 
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
VERGİ DAVA DAİRELERİ
2004
82
2004
26
25/06/2004
 
KARAR METNİ

DAVACI KURUMUN BANKADAN ALDIĞI KREDİNİN BİR KISMINI ŞİRKET MUHASEBESİ İLE İLİŞKİLENDİRMEKSİZİN VE FAİZ VE KUR FARKI GİBİ MASRAFLARI GİDER KAYITLARINA AKTARMAKSIZIN ORTAĞINA KULLANDIRMASININ, ÖRTÜLÜ KAZANÇ DAĞITIMI OLUŞTURMAYACAĞI HK.

Temyiz Eden : Kurumlar Vergi Dairesi Başkanlığı - ANTALYA

Karşı Taraf : ?

Vekili : Av. ?

İstemin Özeti : Yükümlü kurumun, 1998 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu, bankadan aldığı döviz kredisinin şirket ortağına kullandırılan kısmının, örtülü kazanç dağıtımı olduğundan bahisle, bankanın uyguladığı faiz oranlarının ortalaması esas alınarak bulunan matrah farkı üzerinden ağır kusur cezalı kurumlar vergisi salınmış, fon payı hesaplanmış, özel usulsüzlük cezası kesilmiştir.

Antalya Vergi Mahkemesi 30.12.1999 günlü ve E:1999/608, K:1999/753 sayılı kararıyla tarhiyatı kaldırmıştır.

Temyiz istemini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesi 28.5.2003 günlü ve E:2000/2317, K:2003/3286 sayılı kararıyla; Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanununun, gelirin ve kurum kazancının vergilendirilmesinde, işletme ile işletme sahibini ve kurum ile paydaşlarını işletme ve kurumdan ayrı tutarak sistemi bu ayrılığı temel alarak kurduğu, işletme ve kurum ile işletme sahipleri ya da paydaşlarının ilişkisinden doğan işlemler hakkındaki hukuksal durumun Gelir Vergisi Kanununun 41 inci maddesiyle, Kurumlar Vergisi Kanununun 15,16 ve 17 nci maddelerinde düzenlendiği, bu kurallarla işletmenin geliri veya kurum kazancının bir kısmının vergilendirme dışında bırakılmasının önlenmek istendiği, Vergi Usul Kanunundaki kuralların da bu esasa ilişkin düzenlenmeleri içerdiği, teşebbüs sahibi, eşi ve çocuklarının işletmeden çektiği değerlerin, teşebbüs sahibinin işletmeye koyduğu sermayeye yürütülecek faizlerin, cari hesap yoluyla alacaklandırılmaları nedeniyle hesaplanan faizlerin, işletmenin gideri kabul edilmemesinin nedeninin bu olduğu, aynı şekilde, Kurumlar Vergisi Kanununda da özsermaye üzerinden hesaplanan faizler, örtülü sermayeye yürütülen faizler ve sermaye şirketlerince dağıtılan örtülü kazançların kurumun gayrisafi kazancından indirilemeyen ödemeler olarak kabul edildiği, sistemin bu şekilde kuruluşu nedeniyle, tanımları Kurumlar Vergisi Kanununun 16 ve 17 nci maddelerinde yer alan örtülü sermaye ve örtülü kazanç dağıtımının, kurum kazancının dolaylı yollarla ve yasaya aykırı olarak aşındırılmasına yol açan durumlardan kabul edildiği, Kurumlar Vergisi Kanunundaki bu düzenlemelerle, kurum ile paydaşları arasındaki ilişkinin, kurumun üçüncü kişilerle olan ilişkisinden farklı bir içerik kazanmasının önlendiği, Kurumlar Vergisi Kanununun 15,16 ve 17 nci maddelerindeki kurallardan, ticari yaşamın olağan işleyişi içinde, kurumların, paydaşları ya da sıkı ekonomik ilişkide bulundukları gerçek ve tüzel kişilere belli ölçüleri aşmamak üzere borçlu kalabilecekleri gibi onlardan alacaklı da kalabileceklerinin ilke olarak kabul edilğinin anlaşıldığı; ancak, kuruma ait kaynakların kurum kayıtları dışında tutularak, paydaşlara veya belirtilen kimselere karşılıksız kullandırılması, Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesi gereği iktisadi, ticari ve teknik gereklere uygun düşmeyen ve olağan görülmeyecek durumlardan olduğu gibi Vergi Usul Kanununun kayıt ve belge düzenine ilişkin kurallarına da aykırı olduğu, davacı kurumun 1998 yılı Nisan ayında bir bankadan sağladığı 500.000 dolar döviz kredisinin sadece yarısına yakınını işletme kayıtlarıyla ilgilendirip yarısını aşan kısmını paydaşına aktararak kayıtları dışında bırakmasının dönem kayıtlarının Vergi Usul Kanununa uygun düzenlenmediğini gösterdiği, üçüncü kişi konumundaki paydaşına izleyen yıla da yansıyacak şekilde yüksek miktarda nakit kaynağını karşılıksız kullandırması ticari gereklere aykırı düşen davacının bu işlemin nedenini, paydaşın cebren takibini önlemek olarak açıkladığı, bu açıklamanın da yukarıdaki yargıyı doğruladığı, kuruluş amacı mermer işletmeciliği olan ve işletmeye ait yüksek miktarlardaki nakit kaynağı karşılıksız olarak paydaşının kullanımına bırakan ve bu işlemi kurum kayıtları dışında tutan davacı kurumun, bu borç verme işleminden doğacak kazançtan yoksun bırakıldığı, kredinin paydaşa aktarılan kısmına isabet eden faizin kurum tarafından gider yazılmamasının bu durumu değiştirici bir yönünün bulunmadığı, kurum bu işlemler yoluyla paydaşına yoksun kaldığı düzeyde kazancını aktardığı gibi söz konusu kaynağın tümünü işletmenin gereksinmesinde kullanmaktan da yoksun kaldığı açık olduğundan, Kurumlar Vergisi Kanununun 17 nci maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmediği görüşüyle verilen kararda hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle matrahın miktarı hakkında karar verilmek üzere kararı bozmuştur.

Bozma kararına uymayan Antalya Vergi Mahkemesi 5.11.2003 günlü ve E:2003/828, K:2003/1730 sayılı kararıyla, dosyanın incelenmesinden; davacı şirketin bankadan aldığı kredinin bir kısmını ortağına kullandırması örtülü kazanç dağıtımı kabul edilerek kurumlar vergisi tarhiyatı yapıldığı ve davacı şirketin tekdüzen hesap planı ve mali tablolara ilişkin usul ve esaslara uymadığı sebebiyle özel usulsüzlük cezası kesildiğinin anlaşıldığı, ancak, davacı şirketin kullandığı kredinin 258.082 dolarlık kısmının hiçbir şekilde kayıtlara intikal ettirilmediği ve buna ilişkin faiz gider yazılmadığından, Kurumlar Vergisi Kanununun 17/3 maddesine göre örtülü kazanç dağıtımından bahsetmenin mümkün olmadığı, zira, olayda borç para verenin şirket değil banka olduğu, alınan banka kredilerinin ortaklara aynen kullandırılması ve kredi maliyetlerinin aynen aktarılması ticari teammüllerin gereği olup bu gibi aktarımlarda sakıncanın, kredi maliyetinin altında veya üstünde faiz uygulanması ve farkın sebebinin izah edilmemesi durumunda ortaya çıktığı, olayda ise, şirketin aldığı kredinin bir kısmının ortak tarafından kullanıldığı ve sözü edilen kredinin faiz ve komisyon giderlerinin ortak tarafından karşılandığı açık olduğundan, ayrıca faiz alınmadığından söz edilip örtülü kazanç dağıtıldığı varsayılarak yapılan cezalı tarhiyatta yasal isabet bulunmadığı, 4811 sayılı Vergi Barışı Kanununu 3/3 maddesinde, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla sadece vergi cezalarına karşı dava açılmış olması halinde, vergi aslına bağlı cezaların, verginin bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce ödenmiş olması veya 2 nci maddede öngörülen şekilde ödenmesi şartıyla, vergi aslına bağlı olmaksızın kesilen cezaların ise herhangi bir şart aranmaksızın tahsilinden vazgeçileceğinin hükme bağlandığı, bu durumda niteliği itibarıyla bir vergiye bağlı olarak kesilmeyen özel usulsüzlük cezası hakkında karar verilmesine mahal bulunmadığı gerekçesiyle ilk kararında ısrar ederek kurumlar vergisi tarhiyatının terkinine, özel usulsüzlük cezası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.

Israr kararı vergi dairesi başkanlığınca temyiz edilmiş ve inceleme raporuna dayalı tarhiyatın hukuka uygun olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti :Savunmada bulunulmamıştır.

Danıştay Tetkik Hakimi Ali ALPAN'ın Düşüncesi: Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Üçüncü Dairesinin bozma kararındaki esaslar doğrultusunda bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Nurten KARAÇAY'ın Düşüncesi:Danıştay Üçüncü Dairesinin 28.8.2003 gün ve E:2000/2317, K:2003/3286 sayılı kararında yazılı savcı düşüncesi uyarınca temyiz isteminin kabulü ile temyize konu vergi mahkemesi ısrar kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi Kararın özet bölümünde yazılı Antalya Vergi Mahkemesinin 5.11.2003 günlü ve E:2003/828, K:2003/1730 sayılı ısrar kararı, aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş ve temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, Kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.

Bu nedenlerle temyiz isteminin reddine, 25.6.2004 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

K A R Ş I O Y

Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Üçüncü Dairesinin bozma kararındaki esaslar uyarınca bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.


(DAN-DER; SAYI: 109)

BŞ/ŞGK
 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı