Dairesi
KATMA DEĞER VERGİSİ İNDİRİM HAKKININ, HER KOŞULDA YARARLANILMASI OLANAKLI "MUTLAK" BİR HAK OLMADIĞI, BU HAKKIN KULLANILABİLMESİ İÇİN, KANUNDA SAYILAN ŞARTLARIN YERİNE GETİRİLMESİ GEREKTİĞİ; KATMA DEĞER VERGİSİ BEYANNAMESİNİ VERMEYEN MÜKELLEFLERİN İNDİRİM HAKKINDAN YARARLANAMAYACAĞI; 213 SAYILI KANUN
Karar No
942
Esas No
2002
Karar Tarihi
08-04-2004
 
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
YEDİNCİ DAİRE
2004
942
2002
1244
08/04/2004
 
KARAR METNİ

KATMA DEĞER VERGİSİ İNDİRİM HAKKININ, HER KOŞULDA YARARLANILMASI OLANAKLI "MUTLAK" BİR HAK OLMADIĞI, BU HAKKIN KULLANILABİLMESİ İÇİN, KANUNDA SAYILAN ŞARTLARIN YERİNE GETİRİLMESİ GEREKTİĞİ; KATMA DEĞER VERGİSİ BEYANNAMESİNİ VERMEYEN MÜKELLEFLERİN İNDİRİM HAKKINDAN YARARLANAMAYACAĞI; 213 SAYILI KANUNUN 347'İNCİ MADDESİNDE YAZILI MİKTARI AŞAN VERGİ ZIYAINA SEBEBİYET VEREN MÜKELLEFLER HAKKINDA AĞIR KUSUR CEZASI UYGULANACAĞI HK.

Temyiz İsteminde Bulunan: ? Vergi Dairesi Müdürlüğü

Karşı Taraf : ? İnşaat Turizm Taahhüt Mühendislik Mimarlık Sanayi ve

Ticaret Limited Şirketi

İstemin Özeti : 1998/Aralık dönemine ait beyannamesini süresi içinde vermeyen davacı Şirket adına, takdir komisyonunca belirlenen matrah üzerinden, salınan katma değer vergisine ve kesilen ağır kusur cezasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada; olayda, davacı Şirketin ilgili döneme ait katma değer vergisi beyannamesini vermediğinin sabit olması karşısında, takdire sevkinin yerinde olduğu; ancak, takdir komisyonunca, herhangi bir araştırma yapılmadan matrah takdir edildiğinin anlaşılması nedeniyle, Mahkemelerince, davacı Şirketin 1998 yılına ait defter ve belgelerinin getirilerek incelenmesi sonucunda, taktir edilen matrahın tümüne %15 katma değer vergisi oranı uygulanmasına karşın, davacı Şirketin, %1 katma değer vergisi oranına tabi mal teslimlerinin ve ilgili dönem ile 1998/Kasım döneminden devreden indirilecek katma değer vergisinin bulunduğunun görüldüğü; bu hususlar dikkate alınarak yeniden yapılan hesaplamaya göre, tarh edilenden daha az vergi doğduğundan, hesaplanan vergiden fazlasında isabet bulunmadığı; öte yandan, takdir edilen matrahın, süresinden sonra beyan edilen matrah ile aynı olması ve takdir komisyonunca, indirilecek katma değer vergisinin göz önüne alınması gerektiği belirtilmesine karşın, bu hususa uyulmaması sebebiyle, tarhiyata kusur cezası uygulanması icap ettiği gerekçesiyle tarh ve ceza kesme işlemlerini kısmen iptal eden, kısmen de davayı reddeden Ankara Yedinci Vergi Mahkemesinin 8.1.2002 gün ve E:2001/408; K:2002/2 sayılı kararının iptale ilişkin hüküm fıkrasının; beyanname vermeyen davacı Şirket adına, takdir komisyonunca saptanan matrah esas alınarak tesis edilen işlemin yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Tetkik Hakimi Abidin İldeş'in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Münevver Demir'in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Dosyanın incelenmesinden; Aralık/1998 dönemine ait katma değer vergisi beyannamesini süresi içinde vermeyen davacı Şirket adına, takdir komisyonu kararına dayanılarak, re'sen katma değer vergisi salınıp, ağır kusur cezası kesilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada; Mahkemece, davacının 1998 yılına ait defter ve belgelerinin incelenmesi sonucu, %1 oranında katma değer vergisi uygulanacak teslimlerinin olduğu; buna göre, ilgili dönemde, 1.266.500.000.- lira olarak hesaplanan katma değer vergisi bulunmasına karşın, 1998/Kasım döneminden devredenle birlikte toplam indirilecek katma değer vergisi dikkate alındığında, uyuşmazlık konusu dönemde ödenecek katma değer vergisi 111.650.000.- lira olduğundan, salınan verginin bu miktardan fazlasına ilişkin kısmı ile takdir edilen matrahın, süresinden sonra beyan edilen matrah ile aynı olması ve takdir komisyonunca, indirilecek katma değer vergisinin göz önüne alınması gerektiğinin belirtilmesine karşın, bu hususa uyulmaması sebebiyle, ağır kusur cezasının kusur cezasından fazlasının iptaline karar verildiği anlaşılmıştır.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun "vergi indirimi"ni düzenleyen 29'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında; mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olan ve düzenlemede yazılı vergileri indirebilecekleri açıklandıktan sonra; aynı maddenin 3'üncü fıkrasında da, indirim hakkının, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak suretiyle ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği hükmü yer almıştır.

Sözü edilen fıkra düzenlemelerinden ve bu düzenlemelerde geçen "indirebilirler" "kullanılabilir" ibarelerinden; katma değer vergisi indirim hakkının, her koşulda yararlanılması olanaklı mutlak bir hak olmadığı; yasa metninde yazılı kimi koşulların yerine getirilmesi ve kullanma iradesinin, yine yasada gösterilen zamanda ortaya konulması halinde, bu haktan yararlanılmasının olanaklı olduğu anlaşılmaktadır. İndirim hakkından yararlanmayı olanaklı kılan koşullar, vergi ile ilgili işlemlerin, kanuna ve kanunun vermiş olduğu yetkiye dayanılarak yürürlüğe konulan idari metinlere uygun olarak düzenlenen ve gerçek durumu da yansıtan belgelerle tevsik edilmiş olması ve bu belgelerin kanunda yazılı süre içinde, yasal defterlere kayıt edilmiş bulunmasıdır. Bu iki koşulun herhangi birinin gerçekleşmemiş olması, indirim hakkının kullanılmasını olanaksız kılar. Bu iki koşul gerçekleşmiş olsa dahi, söz konusu haktan yararlanılabilmesi için, üçüncü koşulun gerçekleşmesi; yani kullanma eyleminin, vergi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak koşuluyla, ilgili vesikaların yasal defterlere kayıt edildiği vergilendirme döneminde yapılmış olması da gereklidir. İndirim hakkının ilgili vergilendirme döneminde kullanılmış sayılabilmesi için, mükelleflerin, Katma Değer Vergisi Kanununun 41'inci maddesinde yazılı zamanlarda beyanname vermesiyle mümkün olacağı ise, kuşkusuzdur. Dolayısıyla, ilgili dönem katma değer vergisi beyannamelerini vermeyen ve bu nedenle dönem matrahı re'sen takdir edilen mükelleflerin, geriye dönerek, indirim hakkını kullanması düşünülmeyeceğinden; re'sen takdir edilen dönem matrahı üzerinden salınan vergi dolayısıyla söz konusu haktan yararlanılması olanaklı değildir.

Bu bakımdan; olayda, bu döneme ilişkin ödenecek vergisinin belirlenmesinde, önceki dönemden devreden ve ilgili dönemde indirim konusu edilebilecek katma değer vergisinin dikkate alınması, açıklanan hukuki duruma uygun bulunmadığından; mahkeme kararının vergi aslına ilişkin aksi yoldaki hüküm fıkrasında isabet mevcut değildir.

Kararın, ceza kesme işleminin, kusur cezasını aşan kısmının iptaline ilişkin hüküm fıkrasına yönelik temyiz istemine gelince:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun olay tarihinde yürürlükte bulunan mükerrer 347'nci maddesinin ilk fıkrasında, ağır kusur, mükellef veya sorumlu tarafından beyan dışı bırakılan matrah nedeniyle ödenmesi gereken verginin 250.000.000.- liradan az olmamak üzere noksan hesaplanması suretiyle vergi zıyaına sebebiyet verilmesi hali olarak tanımlanmıştır.

Olayda, davacı Şirket, uyuşmazlık konusu döneme ilişkin katma değer vergisi beyannamesini, beyanname verme süresinde vermemesi sebebiyle sözü edilen maddede öngörülen tutarda vergi zıyaına sebebiyet verdiğinden, ağır kusur cezası kesilmesi için aranılan yasal şartın gerçekleştiği açıktır. Bu itibarla, mahkeme kararının, ağır kusur cezasının kusur cezasından fazlasına ilişkin kısmının iptali yolundaki hüküm fıkrasında da isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne ve mahkeme kararının, davacı Şirketin %1 katma değer vergisi oranına tabi teslimleri dikkate alınarak yeniden karar verilmek üzere bozulmasına; bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de dikkate alınacağından, bu hususta hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 8.4.2004 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

AZLIK OYU

3065 sayılı Yasanın 29'uncu maddesinin (3) numaralı fıkrasında, indirim hakkının, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak koşuluyla, ilgili vesikaların yasal defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği belirtilmiş, anılan Yasanın 34'üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasında da, katma değer vergisi indiriminin yapılabilmesi için, verginin, satın alınan ya da ithal olunan mal ve hizmetlere ilişkin belgeler üzerinde ayrıca gösterilmiş ve bu belgelerin yasal defterlere kaydedilmiş olması koşulları öngörülmüştür. Sayılanlar dışında "ilgili dönem beyannamesinin verilmiş olması" halinde önceki dönemden devreden verginin indirilebileceğinin kabulü, yasanın öngörmediği bir koşulun aranması sonucunu ortaya çıkarmaktadır.

Olayda, davacının Kasım/1998 dönemi katma değer vergisi beyannamesini verdiği ve bu dönemden, indirilebilecek vergisinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, uyuşmazlık konusu Aralık/1998 döneminde ödenecek verginin belirlenmesi sırasında, bir önceki dönemden devreden indirilebilecek verginin dikkate alınması (yukarda yer alan Yasanın 34'üncü maddesinde öngörülen koşulların sağlanmış bulunduğu görüldüğünden) yasa gereğidir.
Beyannamenin verilmemiş olması durumunda vergi idaresince Vergi Usul Kanununda öngörüldüğü şekilde işlem yapılması ve müeyyide uygulanması, ancak ödenecek verginin belirlenmesi sırasında yasanın tanıdığı hakların ilgililerce kullanılmasına olanak sağlanması zorunludur.

Belirtilen nedenlerle, Mahkeme kararının, önceki dönemden devreden ve indirebilecek katma değer vergisinin gözönüne alınması suretiyle matrahın ve ödenecek verginin belirlenmesine ilişkin hüküm fıkrasında yasaya ve hukuka aykırılık görülmediğinden, vergi aslına yönelik temyiz isteminin reddi gerektiği düşüncesiyle çoğunluk kararına katılmıyorum.


(DAN-KAR-DER; SAYI:5)

YÖ/ÖEK


 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı