Okunma Sayısı : 1803
   
Sizden Gelenler - BASEL II VE MUHTEMEL ETKİLERİ
Yayımlanma Tarihi: 13.10.2006
 
 
BASEL II VE MUHTEMEL ETKİLERİ
SMMM İlkay SUVAKÇI
 
A- Basel-II Tarihçesi
 
İsviçre’nin Basel kentinde yerleşik Uluslararası Takas Bankası (Bank for International Settlements – BIS) bünyesinde 1974 yılında kısa adı Basel Komitesi olan Basel Bankacılık Denetim Komitesi kurulmuştur. Basel Komitesi, gelişmiş ülkelerin merkez bankaları ve bankacılık denetim otoritelerinden yetkililerin katılımıyla oluşturulmuştur. Bu komite bankacılık konusunda uluslararası standartları yayımlamaktadır. 1988 yılında komite tarafından bankaların çalışma standartlarına ilişkin Sermaye Uzlaşısı Kriterleri (Basel-I Kriterleri) yayımlanmıştır. Bu kriterler bankacılık sektörünün çalışma esaslarının belirlendiği ilk kriterlerdir.
 
Türkiye’de Sermaye Uzlaşısı Kriteleri 3 yıllık bir geçiş sürecini içeren düzenleme ile 3182 Sayılı Bankalar Kanununa İlişkin 6 No.lu Tebliğ uyarınca uygulanmaya başlanmıştır.
 
Basel-I Kriterleri bankaların sermayelerinin riskli aktiflere oranının %8 den az olamayacağını ifade etmektedir. Böylece bankaların krizlere karşı dayanıklılığı hedeflenmiştir.
 
Sadece kredi risklerini dikkate alan Basel-I bankacılık sektöründe meydana gelen gelişmeler karşısında günümüzde yetersiz kalmış ve 2004 yılında Basel-II olarak adlandırılan yeni standartlar yayımlanmıştır.
 
G10+ ülkerinde 2007 yılında uygulamaya geçecek olan Basel-II Kriterleri ülkemizde 2008 yılından itibaren uygulamaya geçecektir. Ancak 2008 yılında uygulanacak olan Kriterler için 2006 ve 2007 yılına ait mali tablolar değerlendirileceğinden Kriterlerin önemi daha da artmaktadır.
 
B- Basel-II Amaçları ve Yaklaşımlar
 
Basel-II kriterleri bankalarda etkin risk yönetimini ve piyasa disiplinini geliştirmek, sermaye yeterliliği ölçümlerinin etkinliğini artırmak ve bu sayede sağlam ve etkin bir bankacılık sistemi oluşturmak ve finansal istikrara katkıda bulunmak amacıyla oluşturulmuştur.
 
Kriterler üç yapısal bloğa dayandırılmaktadır. Birinci yapısal blokta Basel-II ile standart veya içsel derecelendirme yaklaşımları benimsenmiştir. Standart yaklaşım, derecelendirme notlarını gerektirmektedir. Bu yaklaşım içsel derecelendirme yaklaşımına göre uygulanması daha kolay ve aynı zamanda risklere karşı daha az duyarlıdır.
İçsel derecelendirme yaklaşımı ise, karmaşık olup sağlıklı veri tabanı gerektirmektedir. Uygulanması daha zor olan bu yaklaşım risklere karşı daha fazla duyarlıdır.
 
İkinci ve üçüncü yapısal blokta ise banka ve denetim otoritesi incelenmektedir. Ayrıca kamuya açıklama yapmak yoluyla piyasa disiplininin sağlanması hedeflenmiştir. Finansal istikrar açısından diğer yaklaşımlardan bağımsız olarak hedeflenmesi gereken unsurları içinde barındırmaktadır.
 
Bu üç yapısal blok ile sermaye yükümlülüğünün hesaplanması, risk yönetimi, sermaye yeterliliğinin değerlenmesi ve bu kriter sonuçlarının hangi şekilde kamuya açıklanacağını belirlenmektedir.
 
Basel-II risk ölçümüne ilişkin olarak standart yöntemlerin yanı sıra kredi, piyasa ve operasyonel riske ilişkin istatistiki risk ölçüm yöntemlerini içermektedir. Böylece Basel-I in basit ve günümüz koşullarına uymayan yapısından kapsamlı bir risk derecelendirme kriterlerine geçiş sağlanmıştır.
 
C- Basel-II’nin Finansal Birimler Üzerine Etkileri
 
Basel-II finans sektörü ajanları üzerinde bir takım etkiler yaratacaktır. Bankalar, düzenleyici otoriteler, derecelendirme kuruluşları, sermaye piyasaları, yatırımcılar, mevduat sahipleri Basel-II’nin yaratacağı değişimlerden etkilenecektir.
 
i. Bankalar üzerine etkileri; Yasal sermayeyi ekonomik risklerle ilişkilendirecek risk
yönetim tekniklerinin uygulanarak operasyonel risk yaklaşımları belirlenecektir. Ekonomik verileri ilişkilendirebilmek amacıyla veriler toplanacak ve bu verilerin analiz edilmesine yönelik çalışmalar artacaktır.
 
Basel-II ile birlikte bankalar da sermaye durumlarını yeniden gözden geçireceklerdir. Bankalar, Basel-II ile açıklanan gelişmiş metodları, risklerinin ölçümünde kullanarak, sermaye ihtiyaçlarını azaltacaklar böylece firmalara kullandırdıkları kredi maliyetlerini düşüreceklerdir. Tersi durumdaysa bankaların firmalara kullandırdıkları kredi maliyetleri artacaktır.
 
Aşağıda da bahsedeceğimiz gibi Basel-II ile birlikte bankaların bir firmanın kredisi için ayrılması gereken sermayeyi tespit ederken firmayı perakende ya da kurumsal olarak sınıflaması gerekmektedir.
 
Kredi risklerinin belirlenmesinde kredinin kime verildiği kadar bu kredinin alınması sırasında gösterilecek teminatlar ön plana çıkmaktadır. Firmaların göstereceği kefalet karşılığı kredi ile nakit karşılığı kredi riskleri arasında fark olacaktır.
 
ii. Firmalar üzerine etkileri; Firmalar kredi almak için derecelendirmeye ihtiyaç duyacaklardır. Risk derecelerinin uygun çıkabilmesi amacıyla karlılık konusunda daha şeffaf davranma eğilimi gösterilecek ve doğru bilginin toplanmasına ve açıklanmasına ihtiyaç duyulacaktır.
 
Bankalardan kredi kullanan firmalarla ilgili bilgiler bankalarca paylaşılan bir sistem içinde kaydedilecektir. Böylece bankalar firmaların kullandıkları kredileri yakından takip edebilecekleridir. Dışsal derecelendirme notuna sahip olmayan ancak kurumsal portföyde değerlendirilen firmalar %100 risk ağırlığına tabi olacaktır. Ancak risk ağırlığı ülke risk ağırlığından daha iyi olamayacaktır.
 
iii. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler (KOBİ’ler) üzerine etkisi; Yeni Sermaye Uzlaşısı ile getirilen yenilikler KOBİ’lere aktarılacak fonun miktarını ve fiyatını olumsuz yönde etkileyebilecektir.
 
Basel-II ile satış cirosu 50 milyon Euro’nun altında olan şirketler KOBİ olarak tanımlanmaktadır. KOBİ’ler şu şekilde sınıflandırmaya tabi tutulmaktadır;
 
1.      Kurumsal Krediler
a.      Bir bankadan kullandığı nakdi ve gayrinakdi kredi toplamı 1 milyon Euro’nun üzerinde olan KOBİ’ler,
b.      Kullandığı kredi miktarı 1 milyon Euro’nun altında olmasına rağmen satış cirosu 50 milyon Euro’nun üzerinde olan şirketler
 
2.      Perakende Sınıfına Giren Krediler
Satış cirosunun 50 milyon ve kullanılan kredinin 1 milyon Euro’nun altında olan krediler.
 
Kurumsal portföydeki firmalar için bağımsız uluslararası derecelendirme kuruluşları tarafından verilecek not ile belirlenen kredi değerliliği kullanılacaktır. Perakende portföyde yer alan firmalar için ise herhangi bir dış derecelendirme notu söz konusu olmayacak, bu firmalara standart % 75 risk ağırlığı uygulanacakır.
 
Bunların dışında birbirleriyle bağlı olduğu düşünülen küçük işletmeler tek bir işletme olarak kabul edilerek bunlara verilen kredi miktarının perakende kredi portföyünün binde 2’sini geçmeyecektir.
 
KOBİ’ler 1 milyon Euro’nun üzerinde kullanmak istedikleri kredi için çeşitli bankalara başvurarak krediyi 1 milyon Euro’nun altında dilimler halinde kullanabileceklerdir. Böylece perakende sınıfında değerlendirilen firmaların risk ağırlığı %75 olacaktır. Firma % 100 veya daha yüksek bir risk ağırlığı ile değerlendirildiği duruma göre % 75 risk ağırlığı ile değerlendirilmesi sonucu daha düşük kredi maliyeti ile borçlanabilecektir.
 
KOBİ’lere açılan kredilerin Yeni Sermaye Uzlaşısından ne şekilde etkileneceği, banka tarafından kullanılacak yaklaşıma, KOBİ’lerin satış büyüklüğüne, kullanılacak kredinin tutarına ve teminatların kalitesine göre değişmektedir. Bu çerçevede bilançolarını daha şeffaf, muhasebe standartlarına uyumlu hale getiren ve daha güçlü mali göstergeler oluşturan şirketler iyi bir derecelendirme notuna sahip olacaklardır. Bu şartları yerine getiren firmalar uygun koşullarda kredi kullanabileceklerdir.
 
Raporlama standartlarındaki sorunlar, denetim yetersizliği, kayıt dışı çalışma, mali yapılara ilişkin sorunlar KOBİ’lerin kredi kullanımını güçleştirecektir.
 
Basel-II’ye geçiş sürecinde KOBİ’lerin yapması gerekenleri şu şekilde sayabiliriz;
 
1        Şeffaflık sağlanmalı.
2        Kayıtlar TDHP’ye uyumlu hale getirilmeli.
3        Kayıtdışılık önlenmeli.
4        BASEL-II ile gelen yenilikler ve derecelendirme faktörüne çabuk uyum sağlanmalı
5        Düşük maliyetli kredi alabilmek için güçlü teminatlar gösterilmeli.
6        Oluşabilecek risklerin farkında olup risk yönetimi uygulanmalı.
 
Aynı zamanda KOBİ’ler bu süreçte bir takım zorluklar ile karşılaşacakladır;
 
a. Finansman bulmada yaşanacak zorluklar;
Faaliyetlerini özkaynaklarıyla finanse eden KOBİ’ler, özkaynaklarının yetmediği durumlarda bankalara başvurararak kredi temin etmektedirler. Özkaynakları kısıtlı olan KOBİ’lerin kullandıkları kredilerin yüksekliği şüphesizdir. Ancak Basel-II ile birlikte derecelendirmeye tabi tutulacak olan KOBİ’lerin değerlendirilecek olan özelliklerinin en başında sahip olduğu işletme sermayesi gelmektedir. Güçlü sermaye yapısına sahip KOBİ’lere verilen kredilerin maliyetleri diğer KOBİ’lere verilen kredilerle karşılaştırıldığında daha düşük olacaktır.
 
Ayrıca KOBİ yöneticilerinin finansman bilgilerinin yeterli olmaması, uzman kişilerden yararlanma becerisinin az olması KOBİ’lerin finansman sorunlarının çözüme kavuşamamasında önemli bir etkendir.
 
b. Şeffaflık temininde yaşanacak zorluklar;
 
Şeffaflık bankalar ve KOBİ’ler arasında sağlıklı bir işbirliğinin gerçekleşmesini sağlayacaktır. Sağlıklı bir derecelendirme olması için firmanın mali ve niteliksel faktörlerden oluşan gerekli tüm bilgilerini üçüncü şahıslara zamanında ve yeterli bir şekilde sunması gerekmektedir.
 
c. Teminatlandırma sürecinde yaşanacak zorluklar;
 
Bankalar maruz oldukları riskleri daha iyi ölçebilmeleri için risk bazlı fiyatlamaya yöneleceklerdir. Yani, bankalar daha çok risk aldığı ürünlerde ve düşük dereceli müşterilerde daha yüksek fiyatlama yapacaklardır. Bu durumda zorlayıcı unsur olarak kullandırılacak krediler için firmaların verecekleri teminatlar ön plana çıkacaktır. Aşağıda da değineceğimiz gibi Basel-II ile geçerli olan teminat türlerini gösteren firmalar daha düşük kredi maliyetleri ile kredi kullanabilecektir.
 
d. Yönetim performansında yaşanacak zorluklar
 
Basel-II ile birlikte şirketlerin finansal performansı kadar yönetim performansı da önem kazanacaktır. Finansal performansı ve yönetim performansı yüksek olan KOBİ’ler daha düşük maliyetli kredi imkanına sahip olacaklardır. İyi yönetilen şirketler daha kolay kredi imkanlarına kavuşabilecekleri için krizleri daha kolay atlatabilecektir.
 
iv. Sermaye piyasaları üzerine etkileri; Menkul kıymet ve türev piyasalarda büyüme sağlanması beklenmekte olup borçlanma piyasasında büyüme gözlemlenecektir.
 
v. Uluslararası borçlar üzerine etkileri;
 
a) Fiyat etkisi: Düşük derecelendirme notuna sahip borçlular için bankalar daha fazla sermaye ayıracağından borçlular daha yüksek faiz oranıyla karşılaşacaklardır. Dolayısıyla düşük derecelendirme notuna sahip olan gelişmekte olan ülkelerin kullanacakları fonların faizleri yükselecektir.
 
b) Yapısal etki: Uluslararası bankalar yüksek dereceye sahip ülkelere daha çok önem vereceklerdir. Böylece, bu ülkelerdeki yüksek derecelendirme notuna sahip müşterilere sunulan kredi arzı artacaktır.
 
c) Miktar etkisi: Düşük dereceli müşterilere sunulan kredi arzı düşecektir.
 
D- Basel-II ile Geçerli Olan Teminat Türleri
 
Basel-II ile birlikte şu teminat türleri geçerlilik kazanacaktır;
 
01. Nakit
02. Mevduat
03. Altın
04. Hisse senedi (İMKB de işlem gören)
05. Yatırım fonu
06. Borçlanma senedi
07. Gayrimenkul ipoteği
Basel-II ile geçerli olan teminat türleri Türkiye’de kullanılan çek, senet, gayrimenkul, fabrika binaları ve grup şirketi kefaletlerini teminat kapsamında tutmamaktadır. Yeni geçerli olacak teminat türleri şirketlerin rasyonel yönetimini sağlayacaktır. Firmalar teminat olarak eski usulde çek-senet gibi teminat türlerini göstermeye devam etmeleri durumunda bankaların verecekleri kredi fiyatları artacaktır.
E- Sonuç
 
İki yıl içerisinde yürürlüğe girecek olan Basel-II kriterleri ile firma organizasyon yapısı, ortakların geçmişi, finansal veriler ve derecelendirme notu önem kazanacaktır. Ayrıca günümüzde kullanılan çek-senet gibi teminatlar yerine altın, hisse senedi gibi daha güçlü teminatlar istenecektir.
 
Kredi verilen firmanın derecelendirme notu düştükçe, banka hem daha çok risk alacak, hem de daha yüksek karşılık ayırmak zorunda kalacaktır. Bankaların aldığı yüksek risk ve yüksek karşılık oranı kredi miktarına ve maliyetlere yansıyacaktır.
 
Sonuç olarak Basel-II kriterleri 2 yıl içinde yürürlüğe girmekte ve finansal sektörü temelden değiştirmektedir. Firmaların, 2006 yılı mali tablolarının da değerlendirileceğinden hareketle, gerekli uyum çalışmalarını yapmaları gelecekte oluşabilecek yüksek maliyetlere katlanmamalarını sağlayacaktır.
 
 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı