Okunma Sayısı : 4019
   
Sizden Gelenler - DEĞERSİZ VE VAZGEÇİLEN ALACAKLAR HAKKINDA AÇIKLAMALAR VE MUHASEBELEŞTİRME USULLERİ
Yayımlanma Tarihi: 13.12.2006
 
DEĞERSİZ VE VAZGEÇİLEN ALACAKLAR HAKKINDA AÇIKLAMALAR VE MUHASEBELEŞTİRME USULLERİ
 
I.      GİRİŞ
 
İşletmeler faaliyetlerini idame ettirirken çoğu zaman içsel veya dışsal bazı sebeplerden ötürü yükümlülüklerini yerine getirememektedirler. Nitekim vadeli ve dövize endeksli satışların, yeterli sermaye olmaması dolayısıyla yoğun olmasından ötürü işletmeler bu tür risklere daha yoğun olarak maruz kalmaktadırlar. Gerek 1994 yılında gerekse 2000 Kasım ve 2001 Şubat aylarında yaşanan devalüasyon, işletmelerin yükümlülüklerini yerine getirmelerini olanaksız kılmıştır. Şu halde bir yanda alacaklarını tahsil edemeyen, diğer yanda borçlarını ödeyemeyen işletmelerin bu alacak ve borçları ne şekilde işleme tabi tutacağı sorunu gündeme gelmektedir. Bu konu ile ilgili düzenlemeler Vergi Usul Kanununun “Alacaklar ve Sermayede Amortisman” bölümünde yapılmıştır.
 
Değersiz ve vazgeçilen alacaklar, “Vergi Usul Kanunu”nun “Alacaklarda ve Sermayede Amortisman” başlığı altında düzenlenmiş olup, alacaklarda amortisman; değersiz alacaklar, şüpheli alacaklar ve vazgeçilen alacaklar olarak üçlü bir ayrıma tabi tutulmuştur. Değersiz alacaklar, ticari ilişkide alacaklı yönünden hangi hallerde bir alacağın değersiz hale geldiğini ve hangi şartları taşıması halinde itfa edilmek suretiyle zarar yazılabileceği üzerinde dururken;  vazgeçilen alacaklarda ise borçlu yönünden uygulanması gereken işlemler üzerinde durulmaktadır. Şüpheli alacaklar kısmında ise henüz tahsil olanağı ortadan kalkmamış alacaklar düzenlenmiştir.

II.      DEĞERSİZ ALACAKLAR
 
Değersiz alacaklar VUK 322’nci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;
 
“Kazai bir hükme veya kanaat getirici bir vesikaya göre tahsiline artık imkan kalmayan alacaklar değersiz alacaktır.
Değersiz alacaklar, bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybederler ve mukayyet kıymetleriyle zarara geçirilerek yok edilirler.
İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin bu madde hükmüne giren değersiz alacakları gider kaydedilmek suretiyle yok edilirler.”
 
Madde hükmünden anlaşılacağı üzere bir alacağın değersiz hale gelebilmesi için bazı şartlar aranmıştır:
 
1-           Değersiz alacakların gider yazılabilmesi için alacak sahibinin bilanço veya işletme hesabı esasına göre defter tutması gerekmektedir. Oysa şüpheli alacaklar için sadece bilanço esasına göre defter tutan mükellefler karşılık ayırabilmektedir. Zaten değersiz alacak kavramı da ancak tahakkuk esasının geçerli olduğu kazançlar için uygulanabilmektedir. Nitekim ancak tahakkuk esası gereğince işletmenin kasasına girmediği halde alacakları gelir olarak kaydedilebilmektedir. Bu durumda tahakkuk esasının geçerli olduğu ticari kazanç sahiplerinin bu uygulamadan yararlanması doğaldır. Ancak kanun hükmünde sadece bilanço ve işletme hesabına göre defter tutanlar değersiz alacak müessesinden yararlanacak, tahakkuk esasını uygulayarak kazancını basit usulde tespit eden mükellefler yararlanamayacaktır.
 
2-           Alacak ticari işle ilgili olmalıdır. Bir alacağın değersiz hale gelebilmesi için daha öncesinden ticari kazancın tespit edilmesi aşamasında dikkate alınması gerekmektedir. Dolayısıyla işletme ile ilgisi olmayan bir alacağın değersiz alacak sayılmak suretiyle giderleştirilmesi mümkün değildir. Buna göre, işletme sahiplerine ait alacaklar, kanunda belirtilen şartları haiz olsalar dahi bu imkandan yararlanamayacaklardır. Hatır senetleri de bu kapsamda değerlendirildiğinden değersiz alacak mahiyeti taşımamaktadır. Danıştay’ın  30.04.1975 tarih ve 1974/1129 esas ve 1975/1545 sayılı kararına göre de “ticari ilişkiden doğmayan alacaklar için aciz vesikasına dayanarak bu alacaklar değersiz addedilip zarar kaydetmek mümkün değildir.” Öte yandan Hesap Uzmanları Danışma Komisyonu’nun 22.06.1960 gün ve 102 No’lu kararında alacağın, ticari ve zırai kazancın elde edilmesiyle ilgili olmasının yanı sıra gerçek bir faaliyete de dayanması gerektiği belirtilmiştir. Buna göre gerçek bir borç ilişkisine dayanmayan hatır senetlerinin değersiz alacak sayılmak suretiyle gider yazılması mümkün değildir.
 
3-           Alacak değersiz hale geldiği dönemde gider yazılmalıdır. Zira değersiz hale gelen alacakların zarar yazılması alacağın amortismanı hükmündedir ve VUK’un “Alacaklarda ve Sermayede Amortisman” bölümü altında düzenlenmiştir. Şu halde amortismanlara ilişkin genel hükümler çerçevesinde alacakların değersiz alacak niteliği aldıkları dönem zarar yazılmak suretiyle muhasebeleştirilmeleri gerekmektedir.
 
4-           Alacağın kazai bir hükme veya kanaat verici bir belgeye göre tahsiline imkan kalmamalıdır. Kazai hükümden maksat, alacağın tahsil edilme imkanının kalmadığını gösteren ve bunu mahkeme kararıyla hükme bağlayan belgedir. Kanaat verici vesika ise borçlunun borcunu ödemeyeceğini gösteren her türlü belge olarak tanımlanabilir. Görüldüğü üzere kanun koyucunun bu şartları aramasında ki maksadı, herhangi bir şekilde tahsil edilebilme olanağı olan alacaklar için değersiz alacak müessesesinin işletilmemesidir. Kanaat verici vesikaların neler olduğu kanunda açıkça belirlenmemiştir. Bu yüzden nelerin kanaat verici vesika olarak kabul edilip edilmeyeceği konusunda tereddütler oluşmaktadır. Uygulamada bu kapsamda değerlendirilebilecek bazı belgeler şunlardır.
  • Alacaklının alacaktan vazgeçtiğini gösteren konkordato anlaşması,
  • Borçlunun herhangi bir malvarlığı bırakmadan ölümü ve herhangi bir mirasçısının bulunmaması,
  • Medeni Kanun hükümleri gereğince mahkeme tarafından borçlu adına verilen gaiplik kararı,
  • Borçlunun adresinin saptanamaması nedeniyle icra takibat dosyasının kaldırıldığını gösteren belge,
  • Alacaklının, alacak ile ilgili açtığı davayı borçlunun kazandığını gösteren mahkeme kararı,
  • Borçlunun yurt dışına çıktığını ve haczi kabil malı olmadığını gösteren belgeler,
  • Sulh anlaşması ile alacaktan vazgeçildiğini gösteren belgeler. 
A.     Aciz Vesikasının Durumu:
 
Aciz vesikası, alacaklının icra takibi sonrasında borçlunun bütün varlığını hacze konu etmesinden sonra dahi haczedilen malların, borcun tamamını karşılamaması halinde ortaya çıkar. Bu duruma istinaden İcra ve İflas Kanununun 143’üncü maddesi gereğince verilen belgeye aciz vesikası denir. Aciz vesikasına tabi alacak için faiz talep edilemeyeceği gibi zaman aşımına da tabi değildir. Öte yandan aciz vesikası, borçlu tarafından borcun ikrarı anlamına geldiğinden alacaklı herhangi bir ödeme emri düzenlemeden aciz vesikasına dayanarak borçlu tarafından edinilen malların derhal haczini isteyebilir. Görüldüğü üzere aciz vesikası, borcun ortadan kalktığı anlamına gelmemektedir. Dolayısıyla aciz belgesine bağlı alacaklar değersiz alacak sayılmamakta ancak değerleme günü itibariyle bilançoda şüpheli alacaklar hesabı altında göstermek suretiyle karşılık ayrılması gerekmektedir. Nitekim Danıştay 4. Dairesinin 10.01.1984 tarih ve E 1982/8216, K:1984/98 sayılı kararında da aciz vesikasının zaman aşımına tabi olmadığı hatta belli şartların gerçekleşmesi halinde mirasçılara karşı da ileri sürülebileceği dolayısıyla değersiz alacak olarak kabul edilmemesi gerektiği belirtilmiştir.
 
B.     Borçlunun İflası Durumu:   
 
İflasın açılması ile birlikte İcra İflas Kanununun 195’inci maddesi gereğince borçlunun borçları muaccel hale gelir. Bu durumda müflisin henüz vadesi gelmemiş borçları  iç iskonto hesabıyla indirgenir ve o günkü değeri bulunur. Böylece alacaklılar tarafından borçlunun bütün borçları talep edilebilir hale gelmektedir. Dolayısıyla iflas ile borç ortadan kalkmamakta; alacaklıların iflas masasında sıraya girmeleriyle birlikte şüpheli hale gelmektedir. Nitekim iflas masasında ki malların satışı bütün alacaklıların alacaklarını karşılamaya yetmeyebilir. Öte yandan alacağın tahsil imkanının kalmadığının kazai bir hükümle kesinleşmesi halinde ise, alacak değersiz sayılacaktır.
 
Bir örnek yardımıyla konuyu açıklayacak olursak;
 
Meltem A.Ş. Mayıs 2005 tarihinde yapmış olduğu mal teslimi neticesinde Deniz A.Ş.’den 10.000 YTL alacaklı bulunsun. Ağustos 2005 tarihinde de Deniz A.Ş. hakkında iflas takibatına başlandığını ve Meltem A.Ş.’nin iflas masasına da aynı tarihte girdiğini varsayalım. İflasın Şubat 2006 tarihinde sonuçlandığını ve Meltem A.Ş.’nin alacağının sadece 6 milyar TL olan bölümünü tahsil edebildiğini kalanı için Ticaret Mahkemesinin tahsiline imkan bulunmadığına hükmettiğini düşünelim.
 
Böyle bir durumda Meltem A.Ş. tarafından 2005 yılı değerleme günü itibariyle yapılması gereken iflas masasına başvurduğundan ve ayrıca alacağın henüz tamamiyle ortadan kalkmadığı düşüncesi ile alacağın şüpheli alacaklar hesabında izlenmesi ve karşılık ayrılarak tamamı üzerinden gider yazılmasıdır. Meltem A.Ş. tarafından yapılması gereken muhasebe kaydını gösterecek olursak;
 
­­­  ____________________________ Ağustos 2005_____________________________
 
128- Şüpheli Ticari Alacaklar                            10.000
(Deniz A.Ş.’den alacaklar)       
            120- Alıcılar                                                                            10.000
            (Deniz A.Ş.’den alacaklar)
_____________________________            /         _____________________________
           
            654- Karşılık Giderleri                                      10.000
                        129- Şüpheli Ticari Alacak Karşılığı                                          10.000
_____________________________            /         _____________________________
 
 
 
_________________________            Aralık 2005    ___________________________ 
 
690- Dönem Kar/Zarar                                                10.000
            654- Karşılık Giderleri                                                  10.000
            _____________________________              /           ___________________________ 
 
İflasın sonuçlanması ve Meltem A.Ş.’nin alacağının bir kısmını tahsil etmesi;
 
­­­  ____________________________  Şubat 2006   _____________________________
 
102- Bankalar                                                              6.000
 
            128- Şüpheli Ticari Alacaklar                                                    6.000
            (Deniz A.Ş.’den alacaklar)
_____________________________  Şubat 2006      ___________________________
           
            129- Şüpheli Ticari Alacak Karşılığı                              6.000
                       
                        671- Önceki Dönem Gelir ve Karlar                                         6.000
            _____________________________              /           ___________________________ 
 
Alacağın bir bölümünün tahsilinin imkansız hale gelmesi;
 
­­­  ____________________________  Şubat 2006   _____________________________
 
689- Diğer Olağandışı Gider ve Zararlar                        4.000
 
            128- Şüpheli Ticari Alacaklar                                                    4.000
            (Deniz A.Ş.’den alacaklar)
_____________________________              /           ___________________________
           
            129- Şüpheli Ticari Alacak Karşılığı                              4.000
                       
                        671- Önceki Dönem Gelir ve Karlar                                         4.000
            _____________________________    Aralık 2006    ___________________________ 
 
            671- Önceki Dönem Gelir ve Karlar                             10.000
           
            689- Diğer Olağandışı Gider ve Zararlar                                    4.000
                        690- Dönem Kar/Zarar Hesabı                                     6.000
            _____________________________              /           ___________________________ 
 
Öte yandan, alacaklı adını iflas masasına yazdırmadığı halde iflas masasının kapanmasına dayanarak değersiz alacak müessesesinden yararlanabilecek midir? Herşeyden evvel alacaklının borcun ödenmesini sağlayacak bütün yolları tüketmediği ve böylece basiretli bir tüccar gibi hareket etmediği durumunun ortaya çıktığı düşünülebilir. Ancak buna rağmen önemli olan, işletmenin değerleme günü itibariyle bu alacağı tahsil edip etmemesine imkan bulunup bulunmadığıdır ki, bu şekilde kazai bir hükmün de bulunması halinde alacaklının alacağını tahsil etmek için neler yaptığının bir önemi kalmayacaktır.
 
Diğer taraftan İcra İflas Kanununun 310 ve 311’inci maddelerinde düzenlenen taksiratlı ve hileli iflas hallerinde de alacaklının kazai bir hükme dayanarak alacağını değersiz alacak saymak suretiyle yok etmesi mümkündür. Nitekim taksiratlı ve hileli iflas halleri borçlu açısından getirilen düzenlemelerdir ki alacaklının bu durumu bilmesi muvazaa halleri dışında söz konusu değildir.
 
III.      VAZGEÇİLEN ALACAKLAR:
 
Vazgeçilen alacaklar müessesi de “Alacaklar ve Sermayede Amortisman” başlığı altında VUK’un 324’üncü maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, konkordato veya sulh yoluyla tahsil edilmeyen alacaklar, vazgeçilen alacaklardır. Değersiz alacaklarda alacaklı yönünden yapılan düzenlemenin paraleli borçlu yönünden vazgeçilen alacaklar kısmında yapılmıştır. Zaten konkordato veya sulh yolu ile vazgeçilen alacakların aynı zamanda kanaat getirici vesika sayılarak değersiz alacak niteliği taşıdığı da makalenin önceki bölümlerinde vurgulanmıştı. 
 
Bu şekilde tahsilinden vazgeçilen alacaklar, borçlunun defterinde özel bir karşılık hesabına alınarak alacaktan vazgeçildiği yılın sonundan başlayarak üç yıl içinde zararla itfa edilir. Zararla itfa edilememeleri halinde kar hesabına naklolunurlar. Ancak zarar mahsubunun diğer kazanç unsurlarından yapılması mümkün değildir. Diğer bir deyişle borçlunun ticari kazanç dışında da yıl içerisinde gelir elde etmesi halinde bu gelir unsurları mahsuba konu olmayacaktır. Pasifte üç yıl bu karşılığı bekletme imkanına sadece bilanço esasına göre defter tutan mükellefler sahip bulunmaktadır. Dolayısıyla işletme hesabı esasına göre defter tutan ticari kazanç sahiplerinin vazgeçilen alacak tutarını, alacaktan vazgeçilen dönemin kazancına mı yoksa üç yıl sonrasının kazancına mı dahil edecekleri sorunu ortaya çıkmaktadır. Doğru olan işletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin de aynen bilanço esasına göre defter tutan mükellefler gibi bu imkandan yararlanmaları gerektiğidir. Her ne kadar pasifte karşılık ayırma imkanına bilanço esasına göre defter tutan mükellefler sahipse de bu imkan sadece bilanço esasına göre defter tutan mükelleflere getirilmemiştir.  Vazgeçilen alacaklar da değersiz alacaklar gibi yok edilirler. Diğer bir deyişle pasifte karşılık ayrılacak dönem, alacağın konkordato veya sulh yolu ile vazgeçildiği dönemdir.
 
A.     Konkordato Yolu ile Alacaktan Vazgeçme:
 
Konkordato, elde olmayan nedenlerle mali durumu bozulan iyi niyetli borçluları korumak amacıyla getirilen bir düzenlemedir. Nitekim borçlunun iflası halinde alacaklıların hepsinin alacaklarını tahsil edememe riski mevcuttur. Buna dayanarak borçlunun iki tür konkordato uygulama olasılığı vardır. Bunlardan birincisi, alacağın bir kısmının tenzil edildiği yani tahsilinden vazgeçildiği tenzilat veya yüzde konkordatosudur. Bu şekilde hem alacaklılar hem borçlu müzakere ederek alacağın bir kısmı tenzil edilir ve böylece tahsil edememe riski de ortadan kalkmış olur. Diğeri ise, alacakta herhangi bir indirime gidilmeden vadesinin uzatıldığı vade konkordatosudur.
 
Tenzilat konkordatosunda tahsil edilen alacak kısmı, alacaklı ve borçlu açısından normal bir alacak borç işlemi görmekte; tahsilinden vazgeçilen kısım borçlu için vazgeçilen alacak, alacaklı için de konkordato anlaşmasının daha önceki bölümlerde belirttiğimiz üzere kanaat verici vesika olması hasebiyle değersiz alacak hükmündedir. Dolayısıyla alacaklı, konkordato anlaşması ile vazgeçilen kısmı zarar yazmak suretiyle tamamen kayıtlarından çıkararak yok ederken, borçlu ise, aynı tutarı zararla itfa edene kadar pasifte 3 yıl süre ile bekletecektir.
 
Ayrıca konkordato anlaşmasından evvel icra veya iflas takibine başlanmış ve alacaklı bunun üzerine VUK 323’üncü maddesi gereğince karşılık ayırmışsa, konkordato anlaşması ile daha önce bu şekilde ayrılmış olan karşılık hesabı kapatılırken, tahsil edilemeyen kısım zarar yazılmak suretiyle kayıtlardan çıkarılacaktır. Konuyu kapsamlı bir örnekle irdeleyecek olursak;
 
Örnek:
Kaya AŞ’nin 30.06.2004 tarihli bilançosunda görünen borç kalemleri aşağıdaki gibidir.
 
1-
Bulut A.Ş.
60.000-YTL
2-
Toprak A.Ş
80.000-YTL
3-
Nesil A.Ş
30.000-YTL.
 
Bunlar içerisinde Bulut AŞ  ve Toprak AŞ’ye olan borçların vadesi geçmiş, Nesil AŞ’ye olan borcun  vade tarihi ise henüz gelmemiştir. Bulut A.Ş., aynı tarihte alacağını tahsil edememesi üzerine icra takibine başvurmuş ve V.U.K. 323’üncü maddesine dayanarak alacağı için karşılık ayırarak gider hesaplarına intikal ettirmiştir. Kaya A.Ş. ise icra safhası devam ederken 01.08.2004 tarihinde alacaklılara konkordato teklifinde bulunmuş ancak Nesil AŞ., konkordatoya red oyu vermiş ve adını anlaşmaya yazdırmamıştır. Bulut ve Toprak AŞ ise konkordatoya katılmışlar ve anlaşma 01.03.2005 tarihinde kesinleşmiş olup ödemelerin tamamı aynı tarihle gerçekleşmiştir. Buna göre, Kaya A.Ş.  borçlarının %75’ini ödemek suretiyle borçlarından kurtulacaktır.  Kaya A.Ş. 2004 ve 2005 yıllarını karla 2006 yılını ise 200 milyar TL zararla kapatmıştır.
 
Kaya  AŞ’nin Muhasebe Kayıtları:
 
Kaya AŞ. açısından konkordato anlaşması ile ödenmeyen alacaklar, vazgeçilen alacak hükmüdür.
 
                                    01.03.2005                                                      _________                            
320- Satıcılar
127.500
 
Bulut AŞ
45.000.000.000
 
Toprak A:Ş.
60.000.000.000
 
Nesil A.Ş.
22.500.000.000
 
102- Bankalar
 127.500
                                             /                                                              _________               
320- Satıcılar
   42.500
 
Bulut AŞ
15.000.000.000
 
Toprak A:Ş.
20.000.000.000
 
Nesil A.Ş.
  7.500.000.000
549- Özel Fonlar
 
                                                       42.500
  

Kaya A.Ş. tarafından 2006 yılına kadar kar açıklandığından, mahsup işlemi işletmenin zarar beyan ettiği 2006 yılında gerçekleştirilecektir.
                                            31.12.2006                                              __        ___                      
549- Özel Fonlar
42.500
 
690- Dönem Kar /Zarar
                                                     42.500
                                              /                                                             _________               
Bulut AŞ’nin Muhasebe Kayıtları:
Alacağın icraya verilmesi üzerine VUK 323 gereği şüpheli ticari alacak karşılığı ayrılması;
                                        30.6.2004                                                    _________              
128-Şüpheli Ticari Alacaklar
60.000
 
-Kaya A. Ş.’den alacaklar
 
 
  120-Alıcılar
- Kaya A.Ş.den alacaklar  
                                                     60.000
                                         31.12.2004                                                 _________              
654 Karşılık Giderleri
  60.000
 
129 Şüpheli Ticari Alacak karşılığı
                                      60.000
                                            /                                                               _________               
690 Dönem Kar/Zarar
60.000
 
654 Karşılık Giderleri
                                                      60.000
                                            /                                                   _______          ___               
Konkordatonun kesinleşmesi ile birlikte alacağın değersiz hale gelmesi;
 
                                      01.03.2005                                                    _________              
120 Alıcılar
        -Kaya AŞ’den alacaklar
         128-Şüpheli ticari alacaklar
60.000
                                             60.000
                                             /                                                              _________               
129 Şüpheli Ticari Alacaklar karşılığı
         671-Önceki Dönem Gelir  Karlar
60.000
                                             60.000
                                             /                                                              _________              
102 Bankalar
         120. Alıcılar
         -Kaya AŞ’den alacaklar
45.000
                                              45.000
 
                                                         /                                                    ________             
689 Diğer olağandışı gider ve zararlar
         120. Alıcılar
         -Kaya AŞ’den alacaklar
15.000
                                              15.000
 
                                                  31.12.2005                                        ___      ___                
671 Önceki dönem gelir ve karlar
60.000
 
 
 
689 Diğer Olağandışı gider ve zarar
  15.000
 
 
690 Dönem Kar/Zarar
45.000
 
  
Toprak AŞ’nin Muhasebe Kayıtları:
Toprak A.Ş. icra safhasına katılmadığından o aşama ile ilgili herhangi bir kayıt yapmayacaktır.
                                                    01.03.2005                                        ___    ___                                    
102 Bankalar
           120 Alıcılar
           -Kaya AŞ’den alacaklar
60.000
                                              60.000
 
                                                             /                                                          ___                   
689 Diğer olağandışı gider ve zararlar
           120 Alıcılar
           -Kaya AŞ’den alacaklar
20.000
                                              20.000
 
                                                    31.12.2005                                                  ___                                                                                  
690 Dönem Kar ve Zarar
20.000
 
 
 
689 Diğer olağandışı gider ve zararlar
  20.000
 
                                                  /                                 _____________________                                                                                                                      
Konkordato alacakların en az 2/3 çoğunluğu ve toptan alacak tutarının 2/3’sine ulaştığı anda geçerli olur ve bütün alacaklar için hüküm ifade eder. Diğer bir deyişle konkordatoya red oyu veren alacaklılar için de konkordato hükümleri caridir. Ancak bu kuralın.istisnaları mevcuttur Bunlar, 
  • Rehinli Alacaklar,
  • Amme Alacakları,
  • İmtiyazlı Alacaklardır.
Dolayısıyla Nesil AŞ için de konkordato hüküm ifade etmektedir.
 
Nesil AŞ’nin Muhasebe Kayıtları:
 
                                                   01.03.2005                                                   ___                
102 Bankalar
         120 Alıcılar
         -Kaya AŞ’den alacaklar
22.500
                                              22.500
 
                                                       /                                                                ___                 
689 Diğer olağandışı gider ve zararlar
          120 Alıcılar
          -Kaya AŞ’den alacaklar
7.500
                                                7.500
 
                                              31.12.2005                                                        ___                   
690 Dönem Kar ve Zarar
        689Diğerolağandışı gider zararlar
7.500
                                                7.500
 
                                                  /                                                                     __                                                                            
 
B.     Sulh Yolu ile Vazgeçilen Alacaklar:
 
Tarafların karşılıklı anlaşmaya vararak borcun bir kısmından vazgeçilmesi halidir. Yapılması gereken işlemler, sulh yolu ile vazgeçilen alacakların da aynı zamanda kanaat getirici vesika olması nedeniyle yukarıda konkordato yolu ile vazgeçilen alacaklar kısmında anlatılanlarla aynıdır. Ancak, madde metninde geçen sulh yolu ile vazgeçilen alacaklar ifadesinde bazı tereddütler oluşmaktadır. Nitekim örtülü kazanç dağıtımında olduğu gibi mükelleflerin kendi aralarında yaptıkları bir anlaşma ile zararlı olan şirketin diğeri lehine alacağından sulh yolu ile vazgeçmesi halinde hazine kaybı söz konusu olabilmektedir. Bu konuya ilişkin olarak “Hesap Uzmanları Kurulu Danışma Komisyonu” 169 Sıra No’lu kararında konuya açıklık getirmiştir. Karara göre, sulh yolu ile alınmasından vazgeçilen bir alacağın değersiz alacak olarak zarar yazılabilmesi için diğer bütün vesikalarda olduğu gibi olayın incelemesi yapılmalı ve inceleme elemanı söz konusu vesikaya kanaat verdiği takdirde kabul edilmelidir. Yani bir olayı tevsik eden her belge gibi alacaktan vazgeçildiğini gösteren ve bunu ispatlama maksadıyla ibraz olunan belgeler de soyut olarak yeterli bulunmazlar. Belgeler, ilişkin bulundukları olaylarla birlikte ve olayın mahiyet ve özü incelenerek değerlendirilir. Bu itibarla alacaktan vazgeçmeyi peşin ve şekli bir belgeye bağlamak mümkün değildir.
 
Alacaktan mahkeme kararı ile vazgeçilmesi halinde dahi olayın gerçek mahiyeti araştırılmalı ve buna dayanarak karar verilmelidir.
 
IV.      ŞÜPHELİ VE DEĞERSİZ ALACAKLARIN BİRLİKTE DEĞERLENDİRİLMESİ
 
VUK’un 322 ve 323’üncü maddeleri birlikte değerlendirildiğinde karşımıza iki soru çıkmaktadır. Daha önce hasılat yazılmayan bir alacak için şüpheli alacak karşılığı ayrılabilir mi veya bu alacak değersiz alacak sayılır mı?
 
Bir alacağın şüpheli hale gelebilmesi için öncelikle ticari veya zirai kazancın elde edilmesi veya idame ettirilmesi ile ilgili olması gerekmektedir. Dolayısıyla kanun metninde daha önceden hasılat yazılması gerekeceği türden bir ifade bulunmamaktadır. Ancak kanun gerekçesinde karşılık ayırmak suretiyle zarara intikal ettirilecek alacağın ticari ve zirai faaliyetin elde edilmesi veya idame ettirilmesi ile ilgili olması, diğer bir ifade ile alacağın daha önce hasılat hesaplarına intikal ettirilmiş olması gerekeceği belirtilmiştir. Dolayısıyla kanun koyucu bu madde kapsamında kanun lafzında ifade edilen  ticari veya zirai kazancın elde edilmesi veya idame ettirilmesi ile ilgili olmasından ne kastettiğini gerekçede açıkça ifade etmiştir. Öte yandan bir alacağın değersiz hale gelmesi için yine o alacağın ticari faaliyetle ilgili olması gerekeceği halde kanun metninde ve gerekçesinde bir düzenleme yapılmamıştır. Buradan hareketle daha önce hasılat yazılmayan bir alacağın şüpheli hale gelerek karşılık ayrılması mümkün değilken aynı alacağın kanunda belirtilen şartları taşıması halinde değersiz alacak sayılmak suretiyle yok edilerek zarar yazılması mümkündür. Dolayısıyla kanun koyucu ödendiği halde karşılığı alınamayan avanslar için sadece süpheli alacak karşılığı ayrılmasını engellemiş ancak bunların değersiz alacak olarak yok edilmelerinin önüne geçmemiştir. Nitekim böyle bir anlayışın da kanun ruhuna ters düşeceği açıktır.
 
KAYNAKLAR:
 
1-     AKYOL M. Emin, KÜÇÜK Muzaffer, “Tekdüzen Hesap Planı ve Mali Tablolar” Yaklaşım Yayınları (2001)
2-     YILMAZ Kazım, “Değerleme”, Maliye Hesap Uzmanları Derneği Yayınları
3-     ERKAN Mehmet, “Vergi Hukukunda Değersiz ve Vazgeçilen Alacaklar” Vergi Dünyası Sayı:232
4-     DUMAN Ömer, “Değersiz Alacaklar ve Vazgeçilen Alacaklar” Vergi Dünyası Sayı:244
5-     ŞİŞMAN Bülent, “Hasılat Yazılmayan Ticari Nitelikteki Alacaklar Değersiz Alacak Yoluyla Zarar Yazılabilir” Vergi Dünyası Sayı:237
6-     ÖCAL M. Sait, EMEKSİZ Turan, “İcra İflas Hukukunun VUK’daki Şüpheli Alacak ve Değersiz Alacak Müesseseleri ile İlişkisi.
 
 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı