Dairesi
DÜZENLEDİĞİ FATURALARDA, SATIŞ BEDELİNİ GERÇEK SATIŞ DEĞERİNDEN DÜŞÜK GÖSTERMEK SURETİYLE BİR KISIM HASILATINI BEYAN DIŞI BIRAKTIĞINDAN BAHİSLE, ALICI İFADELERİNDE BELİRTİLEN VE EMSAL BEDEL OLARAK KABULÜ GEREKEN TUTARLARIN ESAS ALINMASI SURETİYLE DAVACI ADINA TARHİYAT YAPILMASINDA VE KAÇAKÇILIK CEZA
Karar No
1691
Esas No
4961
Karar Tarihi
09-06-2004
 
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
YEDİNCİ DAİRE
2004
1691
2001
4961
09/06/2004
 
KARAR METNİ

DÜZENLEDİĞİ FATURALARDA, SATIŞ BEDELİNİ GERÇEK SATIŞ DEĞERİNDEN DÜŞÜK GÖSTERMEK SURETİYLE BİR KISIM HASILATINI BEYAN DIŞI BIRAKTIĞINDAN BAHİSLE, ALICI İFADELERİNDE BELİRTİLEN VE EMSAL BEDEL OLARAK KABULÜ GEREKEN TUTARLARIN ESAS ALINMASI SURETİYLE DAVACI ADINA TARHİYAT YAPILMASINDA VE KAÇAKÇILIK CEZASI KESİLMESİNDE İSABETSİZLİK BULUNMADIĞI HK.

Temyiz İsteminde Bulunan: Battalgazi Vergi Dairesi Müdürlüğü ESKİŞEHİR
Karşı Taraf : ... Av ve Balık Malzemeleri Pazarlama Sanayi Ticaret Limited Şirketi
İstemin Özeti : Av malzemeleri ticareti ile uğraşan davacı Şirketin, satışını yaptığı değişik markalı av tüfekleri için düşük tutarlı fatura düzenlemek suretiyle bir kısım hasılatını kayıt ve beyan dışı bıraktığından bahisle, inceleme raporuna dayanılarak, 1998/Mart, Nisan, Eylül ve Aralık dönemleri için, adına, re'sen salınan katma değer vergisine ve kesilen kaçakçılık cezasına ilişkin işlemleri; dosyanın incelenmesinden, 1996 ve 1997 yılı işlemleri de incelenen davacı Şirketin, bu yıllarda av tüfeği sattığı kişilerden ifadesine başvurulan alıcıların belirttikleri tutarlara göre, düzenlediği faturaların, gerçek satış bedellerinin 1996 yılında %40'ını; 1997 yılında ise, %42'sini içerdiğinin tespit edildiği; bu oranların ortalamasına göre, 1998 yılında düzenlenen faturalara ise, gerçek satış bedellerinin %41'inin yansıtıldığının kabulü suretiyle, yıllar itibarıyla saptanan oranlar dikkate alınarak yeniden yapılan hesaplamaya göre beyanlarının yeniden düzenlenmesi sonucu, işlem tesis edildiği hususlarının anlaşıldığı; varsayım ve kıyas yoluyla vergi salınmasının hukuka aykırı olduğu, alıcıların tamamı nezdinde inceleme yapılarak kayıt dışı bırakılan hasılatın tespiti gerekirken, alınan bir kısım ifadelerden hareketle tespit edilen oranlara göre matrah hesaplanamayacağı; 1996 yılında yirmi, 1997 yılında ise onüç alıcının ifadelerinden hareketle tespit edilen hasılatın kayıt dışı bırakıldığı tespit edildiğinden; 1998/Eylül dönemi için salınan katma değer vergisinin belirtilen şekilde saptanan matraha isabet eden kısmında isabetsizlik bulunmadığı, tarhiyatın bu miktardan fazlasında ise, isabet görülmediği; matrahın oluşum biçimine göre, olayda kusur cezası uygulanması icap ettiği gerekçesiyle, tarh ve ceza kesme işlemlerinin kısmen iptali, kısmen de davanın reddi yolundaki Eskişehir İkinci Vergi Mahkemesinin 21.9.2001 günlü; E:2001/159; K:2001/327 sayılı kararının iptale ilişkin hüküm fıkrasının; inceleme raporu uyarınca tesis edilen işlemin yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Tetkik Hakimi Abidin İldeş'in Düşüncesi: Dosyanın incelenmesinden, tarh ve ceza kesme işlemlerinin, av tüfeği alan kişilerin ifadeleri ile davacı Şirket yetkilisinin ifadesine dayanılarak tesis edildikleri anlaşılmıştır.

Buna göre, vergiyi doğuran olaylarla ilgileri doğal ve açık bulunan sözü edilen alıcıların ve yetkilinin ifadelerinden hareketle, kasıtlı bir biçimde vergi zıyaına sebebiyet verildiğinin tesbit edilmiş olması karşısında, tarh ve kaçakçılık cezası kesilmesi işlemleri tesis edilmesinde isabetsizlik bulunmadığından; mahkeme kararının temyize konu hüküm fıkrasının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Emel Cengiz'in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Dosyanın incelenmesinden; av malzemeleri ticareti ile uğraşan davacı Şirketin, satışını gerçekleştirdiği av tüfeklerinin alıcılarından, 1996 ve 1997 yıllarında ifadesine başvurulanların, av tüfeği alımı dolayısıyla adlarına düzenlenen faturalarda yer alan bedellerden daha yüksek miktarda ödemede bulunduklarını ifade etmeleri; davacı Şirketin yetkilisinin de, inceleme elemanına verdiği ifadede, sözü edilen emtianın satın alındığı kişi ve şirketlerin düşük tutarlı fatura düzenlemeleri nedeniyle, satış sırasında da, düşük tutarlı fatura düzenlediğini beyan etmesi üzerine, 1996 ve 1997 yıllarında adlarına fatura düzenlenenlerin ifadelerinde beyan ettikleri toplam satış tutarlarının, ilgili yıllar için, satış faturalarında yazılı tutarların toplamlarıyla karşılaştırılmasıyla bulunan oranlarda hasılatın kayıt dışı bırakıldığının kabul edildiği; 1998 yılında ise, 1996 ve 1997 yılları için bu şekilde tespit edilen oranların ortalamasının alınması ile, bulunan oranda hasılatın kayıt dışı bırakıldığından hareket edilerek hesaplanan matrah farkı üzerinden, davacı Şirket adına, davaya konu tarh ve kaçakçılık cezası kesme işlemlerinin tesis edildiği; açılan dava sonunda da, Vergi Mahkemesince, istemin özeti bölümünde yazılı gerekçe ile, söz konusu işlemlerin kısmen iptal edildiği, kısmen de davanın reddedildiği anlaşılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3'üncü maddesinin B bendinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu; vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği; vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan tanık ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı; iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutat olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin, bunu iddia eden tarafa ait olduğu hükümlerine yer verilmiş; aynı Kanunun 134'üncü ve müteakip maddelerinde de, vergi incelemesinin amacının, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu, kurala bağlanmıştır.

Öte yandan; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 27'nci maddesinin ilk iki fıkrasında, bedeli bulunmayan veya bilinemeyen işlemlerde matrahın işlemin mahiyetine göre emsal bedeli olduğu; bedelin emsal bedeline veya emsal ücretine göre açık bir şekilde düşük olduğu ve bu düşüklüğün mükellefçe haklı bir sebeple açıklanamaması halinde de, matrah olarak emsal bedelin veya emsal ücretin esas alınacağı öngörüldükten sonra, aynı maddenin 3'üncü fıkrasında da, emsal bedeli veya emsal ücretin Vergi Usul Kanununun hükümlerine göre tespit olunacağı belirtilmiştir. Anılan Kanunun 267'nci maddesinde ise, emsal bedel, gerçek bedeli belli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değer olarak tanımlanmıştır. Bu hükümlere göre; katma değer vergisi uygulanmasında, bedeli emsaline nazaran açık biçimde düşük olan ve düşüklüğün nedeni açıklanamayan emtia için emsal bedelin esas alınması gerekmektedir.

Olayda; davacı Şirketten değişik markalarda av tüfeği alan kişilerin ve davacı Şirketin yetkilisinin vergiyi doğuran olaylarla ilgilerinin doğal ve açık olduğunda kuşku bulunmadığından, bu olaylarla ilgili olarak yapmış oldukları açıklamalara kanıt değeri tanınması, Vergi Usul Kanununun yukarıda açıklanan 3'üncü maddesinin hükmü gereği olduğundan; alıcı ifadelerinde beyan edilen rakamlar, gerçek satış bedellerini göstermektedir. Alıcı ifadelerinde yer alan bu rakamlar, ayrıca, av tüfeğinin emsal bedellerini de oluşturmaktadır.

Bu bakımdan; olayda, 1996 ve 1997 yılları için, alıcı ifadelerinde beyan edilen toplam satış bedelinin, bu alıcılar adına düzenlenen fatura tutarlarının toplamı ile karşılaştırılması suretiyle bulunan oranların, ilgili yıllara ilişkin diğer satışlara, 1996 ve 1997 yılları için tesbit edilen oranların ortalamasının alınması ile 1998 yılı için bulunan oranın ise, 1998 yılı hasılatına uygulanması suretiyle, hesaplanan matrah üzerinden, davacı Şirket adına, re'sen katma değer vergisi tarhiyatı yapılması, yukarıda açıklanan yasal düzenlemelerle ortaya konulan hukuki duruma uygundur. Dolayısıyla; açıklanan bu hesaplama şeklinin, Mahkemece, varsayım ve kıyas olarak nitelendirilmesi, hukuki durumun hatalı nitelendirilmesi olduğundan, isabetli görülmemiştir.

Kaçakçılık cezası kesme işleminin, kusur cezasından fazlasına isabet eden kısmınının iptaline ilişkin hüküm fıkrasına gelince:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 344'üncü maddesinin birinci fıkrasının olay tarihinde yürürlükte olan biçiminde, kaçakçılık suçu, mükellef veya sorumlu tarafından kasten vergi zıyaına sebebiyet verilmesi olarak tanımlandıktan sonra, kastın varlığını ispat yükünün, iddia edene ait olduğu hükmüne yer verilmiştir.

Yasal defterlerdeki kayıtların ve bu kayıtların dayanağı olan faturaların düşük tutarlı düzenlenmesi suretiyle hasılatın azaltılması, hasılatın bir bölümünün vergi dışında bırakılması istek ve iradesi olmadan yapılması olanaksız eylem niteliğinde olduğundan, vergi kaçırma kastının göstergesidir. Dolayısıyla, olayda, vergi kaçırma kastı açık bulunan davacı Şirket adına, düşük tutarlı düzenlenen faturalar yönünden re'sen yapılan tarhiyat nedeniyle kaçakçılık cezası kesilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından, vergi mahkemesi kararının, kaçakçılık cezası kesme işleminin kusur cezasına isabet eden kısmından fazlasını iptal eden hüküm fıkrasında da isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının tarh ve kaçakçılık cezası kesilmesi işlemlerinin kısmen iptaline ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasına, bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına; 9.6.2004 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

AZLIK OYU

Olayda, 1998 yılının değişik dönemleri için, davacının 1996 ve 1997 yıllarında satış yaptığı bazı alıcıların inceleme elemanına verdikleri ifadelerde belirtilen tutarlar üzerinden saptanan oranlar esas alınarak matrah farkı belirlenmesi yerindedir.

Ancak, 1998 yılında davacı Şirketin tüfek sattığı alıcılardan hiçbirisinin ifadesine başvurulmadan, 1996 ve 1997 yılları için ifadesine başvurulan alıcıların belirtikleri tutarlar esas alınmak suretiyle bulunan oranların, 1998 yılına da uygulanması suretiyle bu yıla ilişkin olarak matrah farkı hesaplanmasına olanak bulunmamaktadır.

Bu durumda, inceleme elemanınca hesaplanan, 1997 yılından 1998 yılına devreden indirilebilecek vergi miktarı yerinde olmakla birlikte, 1998 yılı için saptanan matrah farkında isabet görülmediğinden, Mahkemece, bu husus gözetilerek karar verilmesi gerekirken, yeniden yapılan hesaplamalar sonucu belirlenen, 1998 yılına devreden vergi miktarı esas alınmak suretiyle verilen kararın belirtilen gerekçe ile bozulması gerektiği düşüncesiyle karara
katılmıyorum.

YÖ/ÖEK
 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı