Dairesi
3065 SAYILI KANUNUN 28'İNCİ MADDESİNDE, BİR MALIN ÜRETİM VE PERAKENDE SATIŞ SAFHALARINDA AYRI ORANLARDA VERGİYE TABİ TUTMA HUSUSUNDA BAKANLAR KURULUNCA TANINAN YETKİNİN, AYNI MALIN "KULLANIM AMACINA" GÖRE DE FARKLI ORAN SAPTAYABİLMESİNE OLANAK TANIDIĞI ŞEKLİNDE YORUMLANAMAYACAĞI HK.
Karar No
1942
Esas No
626
Karar Tarihi
20-05-2002
 
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
YEDİNCİ DAİRE
2002
1942
2001
626
20/05/2002
 
KARAR METNİ

3065 SAYILI KANUNUN 28'İNCİ MADDESİNDE, BİR MALIN ÜRETİM VE PERAKENDE SATIŞ SAFHALARINDA AYRI ORANLARDA VERGİYE TABİ TUTMA HUSUSUNDA BAKANLAR KURULUNCA TANINAN YETKİNİN, AYNI MALIN "KULLANIM AMACINA" GÖRE DE FARKLI ORAN SAPTAYABİLMESİNE OLANAK TANIDIĞI ŞEKLİNDE YORUMLANAMAYACAĞI HK.

Davacı : ...

Vekili : Av. ...

2) Maliye Bakanlığı

Davanın Özeti: Mal ve hizmetlere uygulanacak katma değer vergisi oranlarının tespitine ilişkin 1992/3896 sayılı Kararnamelerin Eki Karara, 1995/7612 sayılı Kararname ile eklenen IV sayılı listeye, "sıvılaştırılmış petrol gazının (LPG) otogaz istasyonları tarafından teslimi"nin eklenmesine ilişkin 2000/867 sayılı Kararnamenin Eki Kararın; LPG'den alınan katma değer vergisi oranının %40'a çıkarılması suretiyle, LPG tesisatı bulunan araçların sahipleri ile diğer yakıt türlerini kullanan araçların sahipleri arasında, katma değer vergisi açısından farklı uygulama getirildiği, bunun da idarenin; Anayasanın 10'uncu maddesinin üçüncü fıkrasında ifade edilen "bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda olduğu" yolundaki Anayasal ilkeye aykırılık teşkil ettiği ileri sürülerek iptali istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Anılan kararın; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 28'inci maddesinde verilen yetkiye

istinaden, otogaz istasyonlarında satılan LPG'nin maliyetinin, evlerde kullanılandan daha düşük olması nedeniyle, tüketici fiyatlarının birbirine yakınlaştırılması amacıyla alındığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.

Tetkik Hakimi Kurtuluş Beyribey'in Düşüncesi: Dava sıvılaştırılmış petrol gazının (LPG) otogaz istasyonları tarafından tesliminin %40 oranında katma değer vergisine tabi olmasını öngören 2000/867 sayılı Kararnamenin Eki Kararın iptali istemiyle açılmıştır.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 28'inci maddesinde; katma değer vergisi oranının, vergiye tabi her bir işlem için %10 olduğu; Bakanlar Kurulunun bu oranı dört katına kadar artırmaya, %1'e kadar indirmeye ve bu oranlar dahilinde muhtelif mal ve hizmetler ile bazı malların perakende safhası için farklı oranlar tespit etme konusunda yetkili olduğu hükme bağlanmış; Bakanlar Kurulunca, bu yetkiye istinaden yayımlanan 2000/867 sayılı Kararname Eki Karar ile sıvılaştırılmış petrol gazının (LPG) otogaz istasyonları tarafından tesliminde %40 oranında katma değer vergisi alınacağı kararlaştırılmıştır.

Kararın gerekçesinde; otogaz istasyonlarında satılan LPG'nin maliyetinin Ülkemizde, yaygın olarak mutfakta kullanılan LPG'nin maliyetinden düşük olması nedeniyle tüketici fiyatlarının birbirine yakınlaştırılmasının amaçlandığından bahsedilmektedir.

Anayasanın "Vergi Ödevi" başlıklı 73'üncü maddesinde, herkesin kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlü olduğu; vergi yükünün adaletli ve dengeli dağıtılmasının maliye politikasının sosyal amacı olduğu belirtilmiştir.

Bu ilkenin bir gereği olarak da, kamu finansman açığının giderilmesi amacıyla yapılacak vergilendirmede, herkesin mali gücüne göre katılımının sağlanması, bir başka deyişle, vergi yükünün eşit konumda olanlara eşit bir şekilde dağıtılması zorunludur.

İptal istemine konu kararda, mutfakta kullanılan LPG'nin maliyetinin yüksek olması nedeniyle uğranılan Hazine Kaybının giderilmesi amacıyla otogaz istasyonlarında satılan LPG'nin katma değer vergisi oranı artırılmış olup, bu şekilde yapılan bir düzenlemenin vergilendirmede adalet ilkesine uygun olduğundan söz edilemez. Her ne kadar LPG'nin genel kullanım amacı dikkate alınarak, sübvanse edilmesi ve düşük oranda akaryakıt tüketim vergisine tabi tutulması dolayısıyla Hazine kaybına yol açtığı ileri sürülmekte ise de, Hazine kaybının bu şekilde telafi edilmeye çalışılmasında, LPG ve diğer yakıt türleri arasındaki LPG lehine olan fiyat avantajının hiçbir şekilde değiştirilemez oranlara bağlı olmaması; ayrıca mutfakta, sanayide ve yakıt olarak otomotiv alanında kullanılan LPG'nin gerek satış fiyatı, gerekse akaryakıt tüketim vergisi oranları yönünden ayrıma tabi tutulmasının idarenin üzerine düşen bir görev olması nedeniyle, bu iddiada isabet bulunmamaktadır.

Sonuç olarak, iptal istemine konu Kararın Anayasada öngörülen vergilendirme ilkelerine aykırı olarak düzenlendiği sonucuna varılmakla, iptali gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Mukaddes Aras'ın Düşüncesi: Dava, 13.6.2000 gün ve 2000-867 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesinin Eki Kararın iptali istemine ilişkindir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 73'üncü maddesinin son paragrafında, vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisinin Bakanlar Kuruluna verilebileceği belirtilmiş, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun konuya ilişkin 28'inci maddesinde de, "Katma değer vergisi oranı, vergiye tabi her işlem için %10'dur. Bakanlar Kurulu bu oranı, dört katına kadar artırmaya, %1'e kadar indirmeye bu oranlar dahilinde muhtelif mal ve hizmetler ile bazı maddelerin parakende safhası için farklı veri oranları tespit etmeye yetkilidir" hükmüne yer verilmiştir.

Olayda, Bakanlar Kurulunun iptali istenilen kararı ile yapılan artırımların, otogaz istasyonları tarafından satılan likit petrol gazı maliyetinin evlerde yakıt olarak kullanılan tüpgaz maliyetinden daha düşük oluşması nedeniyle tüketim fiyatlarının birbirine yaklaştırılması amacıyla düzenlendiği ve Anayasanın 73'üncü maddesi ile katma değer vergisi Kanununun 28'inci maddesi hükümlerinde belirlenen yetki sınırları içinde kaldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, 22.12.1992 tarihli ve 92/3896 sayılı kararnamenin eki karara 21.12.1995 tarihli ve 95/7612 sayılı kararname ile eklenen IV sayılı listede yazılı mallar listenin 1 inci sırası olarak belirlenerek listeye "sıvılaştırılmış petrol gazının (LPG) otogaz istasyonları tarafından tesliminin 2'nci sıra olarak eklenmesine ilişkin 13.6.2000 tarih ve 2000/867 sayılı Kararnamenin eki kararda hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, davanın reddinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Dava, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 28'inci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak Bakanlar Kurulunca 5.7.2000 tarih ve 24100 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 10.7.2000 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe giren 13.6.2000 tarih ve 2000/867 sayılı Kararnamenin Eki Kararın iptali istemiyle açılmıştır.

Yukarıda sözü edilen Kanunun 28'inci maddesinde; katma değer vergisinin oranı, vergiye tabi her bir işlem için %10 olarak saptandıktan sonra, Bakanlar Kurulunun bu oranı, dört katına kadar artırmaya, %1'e kadar indirmeye ve bu oranlar dahilinde muhtelif mal ve hizmetler ile bazı malların perakende safhası için farklı vergi oranları tespit etmeye yetkili olduğu hükme bağlanmış olup; Bakanlar Kurulunca, bu yetkiye istinaden yayımlanan, 1992/3896 sayılı Kararnamenin Eki Karar ile de, bir kısım mal ve hizmetler, dört liste halinde düzenlenerek, her bir mal teslimi ve hizmet ifasında uygulanacak katma değer vergisi oranları belirlenmiş; daha sonra da, çeşitli kararnameler ile bu listelere dahil mal ve hizmetlerin çeşitleri ile tabi olacakları vergi oranları üzerinde değişiklik yapılmıştır. İşbu davaya konu 2000/867 sayılı Kararnamenin Eki Kararda ise, "sıvılaştırılmış petrol gazının (LPG) otogaz istasyonları tarafından tesliminden" %40 oranında katma değer vergisi alınması öngörülmüş bulunmaktadır.

T.C. Anayasası'nın 2'nci maddesine göre, Hukuk Devleti İlkesi, Cumhuriyetin niteliklerinden biri olarak sayılmıştır. Hukuk Devletinde, idareye tanınan hiçbir yetki sınırsız değildir. İdare, yetkisini, hukuk kurallarına uygun olarak kullanmak zorundadır. Anayasa'nın idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğunu söyleyen 125'inci maddesi, bu zorunluluğun anayasal kanıtıdır. Anayasa'nın 10'uncu maddesinde öngörülen kanun önündeki eşitlik ilkesi, idarenin yetkisini kullanırken uymak zorunda olduğu söz konusu hukuk kurallarının en önemlilerinden biridir. İdare, idare edilenler yönünden, hak yaratırken ve külfet getirirken, bu ilkeye uygun davranmakla yükümlüdür. Bu bakımdan; 3065 sayılı Kanunun 28'inci maddesinde Bakanlar Kurulu'na tanınan yetkinin, herşeyden önce, eşitlik ilkesine ve bu ilkenin vergi alanındaki yansıması olan vergilemede adalet ilkesine uygun olarak kullanılması gereklidir.

Ülkemizde 1.1.1985 tarihinden itibaren 3065 sayılı Kanun ile uygulamaya konulan ve harcamaların, başka bir deyişle alım-satım konusu mal ve hizmetlerin vergilendirilmesini öngören katma değer vergisinde, uygulamada ortaya çıkabilecek sorunlar göz önünde bulundurularak başlangıçta tek oran kabul edilmiş; bu oranın, yalnızca "temel gıda maddeleri" için sıfıra kadar indirilebilmesi hususunda Kanunun 28'inci maddesi ile Bakanlar Kurulu yetkili kılınmıştır. Kanun koyucu tarafından; zaman içerisinde Kanunun temel hükümlerinin ve katma değer vergisinin işleyiş mekanizmasının, gerek vergi idaresi, gerekse verginin mükellefleri tarafından yeterince öğrenildiği kabul edilerek, katma değer vergisinin ekonomik, mali ve sosyal fonksiyonlarının tam olarak yerine getirilmesi amacıyla 3316 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile, Kanunun 28'inci maddesinde Bakanlar Kurulun'a yetki verilmiştir. Bakanlar Kurulun'a anılan yasa hükmü ile verilen yetkinin kapsamı, maddede belirtilen oranlar dahilinde kalmak şartıyla, muhtelif mal ve hizmetler için farklı oranlar saptanabilmesi şeklinde genişletilmiş; 3505 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile de, bazı malların perakende safhası için de farklı vergi oranları tespit edilebileceği belirtilmek suretiyle maddeye son şekli verilmiştir.

Aynı Kanunun "Verginin konusunu teşkil eden işlemler" başlıklı 1'inci maddesine ilişkin gerekçede; verginin konusunun ve kapsamının üretim sürecinin tamamını kapsayacak şekilde geniş tutulduğu; malın ilk üretim ameliyesinden son tüketiciye intikaline kadarki bütün üretim ve satış safhalarının verginin konusuna dahil olduğu; sistemin tam ve düzgün bir şekilde işleyebilmesi, ayrıca vergi zıyaının önüne geçilmesi ve verginin tarafsızlığının sağlanması amacıyla "perakende safhası"nın da verginin kapsamına alınmasının uygun bulunduğu belirtilmiştir.

Açıklanan bu hukuki durum karşısında; 3065 sayılı Kanunun, verginin oranlarını belirleyen ve bu oranlar dahilinde farklı vergi oranları tespiti hususunda Bakanlar Kuruluna yetki veren 28'inci maddesinde yer alan, bir malın üretim aşamasında ayrı, perakende satış aşamasında ayrı oranlarda vergiy tabi tutulabileceği yolundaki hükmün, aynı malın "kullanım amacına" göre de farklı oranlar saptayabilme konusunda yetki tanıdığı şeklinde yorumlanması olanaklı değildir. Aksine yorum, hem maddenin lafzına, hem de Kanunun Genel Gerekçesinde anlatımını bulan vergilendirme ilkelerine aykırıdır. Bu bakımdan; dava konusu düzenlemede yetki unsuru yönünden hukuka uyarlık görülmemiştir.
Öte yandan; dava konusu düzenlemenin sebebi, mutfaklarda kullanılan LPG gazının maliyetinin yüksek olması ve 2000 yılında uygulanan sübvansiyon sebebiyle oluşan Hazine kaybının telafisidir. Sebebin bu olduğunu, kararın "GEREKÇE"sinde yer alan "otogaz istasyonlarında satılan LPG'nin maliyetinin evlerde kullanılandan daha düşük olması nedeniyle tüketici fiyatlarının birbirine yakınlaştırılması" ibaresi de, doğrulamaktadır. Buna göre; dava konusu düzenlemenin amacının, Sosyal Devlet İlkesinin gereği, mutfak maliyetini artırmamak amacıyla mutfakta kullanılan LPG'nin satış fiyatının düşük tutulmasından kaynaklanan Hazine kaybının giderilmesi olduğu anlaşılmaktadır.

Ancak, sosyal politika gereği mutfakta kullanılan gaz için satış fiyatının düşük tutulmasının Hazine'ye getireceği yükün tüm vergi yükümlülerine, mali güçlerine göre dağıtılması gerekirken, bunun yapılması yerine, bu yükün araçlarında LPG kullananların üzerinde bırakılmasında, yukarıda açıklanan vergide eşitlik ilkesine de uyarlık yoktur.

Açıklanan nedenlerle, 2000/867 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesinin Eki Kararda hukuka uyarlık bulunmadığından iptaline, 20.5.2002 gününde oyçokluğu ile karar vrildi.

AYRIŞIK OY

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 28'inci maddesinde; Bakanlar Kuruluna, vergiye tabi her bir işlem için %10 olan katma değer vergisi oranını dört katına kadar artırmaya, %1'e kadar indirmeye ve bu oranlar dahilinde, muhtelif mal ve hizmetler ile bazı malların perakende safhası için farklı vergi oranları tespit etme konusunda yetki verilmiş olup, bu yetkiye dayanılarak yayımlanan 2000/867 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesinin Eki kararda LPG'nin otogaz istasyonları tarafından tesliminde %40 oranında katma değer vergisi alınması öngörülmüştür.

Kararda, bu haliyle, Kanunla sınırları çizilen yetkinin aşılmadığı, başka bir deyişle, verilen yetkinin kanuna uygun kullanıldığı anlaşılmakta olup, esasen, bu yönlerden kanuna aykırı olduğu yolunda bir iddia da bulunmamaktadır.

Bu nedenle, dayanağı olan Kanuna uygun olarak düzenlendiği sonucuna varılan kararın iptali istemiyle açılan davanın reddi gerektiği oyu ile aksi yolda verilen karara karşıyım.

BŞ/ŞGK

 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı