Dairesi
Kurumlar Vergisi Kanunu'nun dar mükellefiyet bakımından aradığı koşulların, irtibat bürosu açısından gerçekleşmesi halinde vergilendirme yapılabilir.
Karar No
1989/1099
Esas No
1988/4920
Karar Tarihi
09-03-1989

Danıştay Dördüncü Daire

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun dar mükellefiyet bakımından aradığı koşulların, irtibat bürosu açısından gerçekleşmesi halinde vergilendirme yapılabilir. Dar mükellef kurum adına uygulana tarhiyatı kaldıran Vergi Mahkemesi kararı, temyiz edilmiştir. Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 11 ve 12. maddelerine göre kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunan kurumların ticari kazançlarının, sadece Türkiye'de elde edilen kısminin dar mükellefiyet esasına göre vergilendirilebilmesi, bu kurallardan Türkiye'de Vergi Usul Kanunu'nun hükümlerine uygun işyerine sahip olmaları veya daimi temsilci bulundurmalarına, kazancın bu yerler veya temsilciler aracılığıyla sağlanması koşuluna bağlanmıştır. Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 45. maddesinin (a) işaretli fıkrasında ise kazanç ve iradın ve gelir unsurlarının 'Türkiye'de elde edilmesi' ve 'Türkiye de daimi temsilci bulundurulması' hususlarında, Gelir Vergisi Kanunu'nun 7 ve 8. maddeleri hükümlerinin geçerli olduğu kurala bağlandığından, kurumların dar mükellefiyet esasına göre vergilendirilmesi bakımından Gelir Vergisi Kanunu hükümlerinin esas alınması gerekmektedir. Gelir Vergisi Kanunu'nun, ticari kazançların Türkiye'de elde edildiğinin kabulü için Türkiye'de işyeri veya daimi temsilcinin varlığı, kazancım bu yer veya temsilciler aracılığıyla sağlanması gerektiği 7. maddesinde ifade edilmiş, işyeri ve daimi temsilciliğin varlığı için hangi koşulların gerektiği 8. maddede belirtilmiştir. Gelir Vergisi Kanunu'nun 8. maddesinin ilk fıkrası hükmünde, işyerinin Vergi Usul Kanunu'nun hükümlerine göre saptanması kabul edilmiştir. Gönderme yapılan Vergi Usul Kanunu'nun 15(3. maddesine göre işyeri; mağaza, yazıhane, idarehane, muayenehane, imalathane, şube, depo, otel, kahvehane, eğlence ve spor yerleri, tarla, bağ bahçe, çiftlik, hayvancılık tesisleri, dalyan ve veli mahalleri, madenler, taş ocakları, inşaat şantiyeleri, vapur büfeleri gibi ticari, sınai, zirai veya mesleki bir faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yer, olarak tanımlanmıştır. Bu hükümler karşısında, merkezi Japonya'da bulunan kurumun Ankara'da açtığı irtibat bürosunun, yukarıda metni yazılı 213 sayılı Yasanın 156. maddesinin belirlendiği anlamda işyeri olduğunu kabul etmek gerekmektedir. Dairemizin dosyasında bulunan ve Ankara irtibat bürosu müdürüne ana merkezin verdiği yetkileri gösteren vekaletnamenin 3, 5, 7 ve 9. maddeleri, irtibat bürosunun, ana merkezin pazarladığı emtia ve emtia satışıyla ilgili tüm işlerinin yönetilmesi faaliyetinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Büronun doğrudan satış sözleşmesi yapmaması, fatura düzenlememesinin; merkezin Türkiye'ye yaptığı ihracatın gerçekleşmesinden önceki tüm işlemlerin büro tarafından gerçekleştirilmesi karşısında büronun, Türkiye'de faaliyette bulunması için Türk Parasının Kıymetini Koruma Mevzuatına göre yürürlüğe konulan tebliğlerle, ticari faaliyette bulunan yasağı öngörülmesine bağlı olduğu sonucuna varılmaktadır. Olayda, daimi temsilcilikle ilgili düzenleme açısından bakıldığında da aynı sonuca ulaşılmaktadır. Gelir Vergisi Kanunu'nun 8. maddesinin ikinci fıkrasına göre bir hizmet veya vekalet akdi ile temsil edilene bağlı olup, onun nam ve hesabına belirli ve belirsiz bir süreyle ya da birden çok ticari muamele ifasına yetkili bulunanlar daimi temsilcidir. Üçüncü fıkranın (2) işaretli bendinde ise temsil edilene ait reklam giderleri hariç olmak üzere giderleri devamlı olarak kısmen veya tamamen temsil edilen tarafından karşılanan kimselerin, başkaca şart aranmaksızın, daimi temsilci sayıldığı ifade edilmiştir. Tüm giderleri merkez tarafından karşılanan, müdürüne anamerkezin verdiği vekaletnamede tanınan yetkilerle faaliyeti yönlendiren Ankara irtibat Bürosunun, merkezin daimi temsilcisi durumunda da bulunduğu açıktır. Esasen bu sonuca varılması, merkezin temel işlevi ve büronun kurulmasına olan gereksinmenin de doğal sonucudur. Zira irtibat bürosunun, satım aklinin tamamlanmasına değin işin her evresinde etkin görevler üstlenerek muhtemel alıcılarla ilgili piyasa araştırması yapmak, sonuçlar hakkında merkezi bilgi sahibi kılmak, alınması gereken tavır konusunda uyarmak ve kısaca sunu istem ilişkisinin merkezin istemlerine uygun gelişip sonuçlanmasında temel rolü oynaması, bunu göstermektedir. Tüm bu nedenlerle, Kurumlar Vergisi Kanunu'nun, dar mükellefiyet bakımından aradığı koşulların, irtibat bürosu açısından gerçekleştiği anlaşıldığından mükellefiyet koşullarının gerçekleşmediğine dayanarak tarhiyatı kaldıran Vergi Mahkemesi kararında yasaya uygunluk görülmemiştir. Bununla birlikte, vergisi uyuşmazlık konuşu olan yılda Ankara İrtibat Bürosu tarafından sağlanan kurum kazancının miktarı konusunda vergi idaresince yeterli inceleme yapılmadığı, önceki yıllarda işlemleri incelenen benzeri büro etkinliklerinde saptanmış karlılık oranlarına göre yapılan hesaplama sonucunda bulunan miktarların matrah kabul edildiği görülmektedir. Gerçek kazacın vergilendirilmesi ilkesi karşısında varsayımlara dayanılarak salınan vergi ve buna göre kesilen cezalarda yasaya uyarlık bulunmamaktadır. Bu nedenlerle sonucu itibariyle yerinde bulunan Ankara 1. Vergi Mahkemesi kararma yönelik temyiz isteminin reddine oybirliğiyle karar verildi.

 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı