Dairesi
Kendisi vergiye tabi olmayan bir vakfın, sermayesini temin ederek vergiye tabi bir kuruluş oluşturması halinde kendisine aktarılan gelir iştirak kazancıdır. İktisadi işletmenin bağlı bulunduğu vakfa aktardığı kâr payı alan yönünden iştirak kazancı olduğundan Gelir Vergisi Kanunu’nun 946/b(i) b
Karar No
2004/188
Esas No
2002/4527
Karar Tarihi
11-02-2004

Danıştay Dördüncü Daire

Kendisi vergiye tabi olmayan bir vakfın, sermayesini temin ederek vergiye tabi bir kuruluş oluşturması halinde kendisine aktarılan gelir iştirak kazancıdır. İktisadi işletmenin bağlı bulunduğu vakfa aktardığı kâr payı alan yönünden iştirak kazancı olduğundan Gelir Vergisi Kanunu’nun 946/b(i) bendi hükmünce tevkifata tabi tutulması gerekir. İstemin Özeti: Davacı kurum, işletmeden vakfa aktarılan kâr üzerinden tevkifat yapılmaması gerektiği ihtirazi kaydıyla ve pişmanlık talebiyle verdiği 2001/11. ayı muhtasar beyannamesi üzerinden tahakkuk eden gelir (stopaj) vergisi ve fon payının iadesi istemiyle dava açmıştır. (…) Vergi Mahkemesi kararıyla; Gelir Vergisi Kanunu’nun 75. maddesinin 1 numaralı bendinde her nevi hisse senetlerinin kâr paylarının, 2 numaralı bendinde iştirak hisselerinden doğan kazançların, 3 numaralı bendinde ise kurumların idare meclisi başkan ve üyelerine verilen kâr paylarının menkul sermaye iradı sayıldığı, Kanun’un 94. maddesinin 6b/i alt bendinde ise bu kâr paylarından tevkifat yapılmasının öngörüldüğü, bu hükmün 01.01.1999 tarihinde yürürlüğe girdiği, bu tarihten sonra tevkifat yapılabilmesi için öncelikle kazancın 75. maddenin 1, 2 ve 3 numaralı bentlerinde sayılan kazançlardan olması gerektiği, dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmelerin kendi faaliyetlerinden elde etmiş oldukları kurum kazançlarını ve bu kazançtan bağlı oldukları dernek ve vakfa aktarılan kazanç payının iştirak kazancı olarak nitelendirilemeyeceği, davacı kurumun bağlı olduğu vakfa aktarmış olduğu kazanç payının iştirak kazancı olduğundan bahisle tevkifata tabi tutulamayacağı gerekçesiyle tahakkuk eden vergi ve fon payının kaldırılmasına karar vermiştir. Davalı İdare, dönem kârından vakfa aktarılan tutarların vakıf yönünden iştirak hissesinden doğan kazanç, kârı aktaran iktisadi işletme yönünden ise kâr dağıtımı anlamına geldiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir. Karar: 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinde dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmelerin kazançlarının kurumlar vergisine tabi olduğu belirtilmiş, dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler, Kanun’un 5. maddesinde ’Dernek ve vakıflara ait veya bağlı olup 4. maddede yazılı şartları haiz bulunan işletmeler ile aynı mahiyetteki yabancı işletmeler dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleridir.’ şeklinde tanımlanmıştır. Kanun’un 4. maddesinde ise iktisadi kamu müesseseleri tanımlandıktan sonra ikinci fıkrasında, bunların kazanç gayesi gütmemelerinin, faaliyetin Kanunla tevdi edilmiş görevler arasında bulunmasının, tüzel kişiliklerinin olmamasının, müstakil muhasebeleri ve kendilerine tahsis edilmiş sermayelerinin veya işyerlerinin bulunmamasının mükellefiyetlerine tesir etmeyeceği belirtilmiştir. Davacı Gümrük Vakfı Turizm İnşaat Taahhüt Sanayi İşletmesi, anılan Kanun maddelerine göre faaliyet gösteren ve Gümrük Vakfı’na ait veya bağlı bir iktisadi işletmedir. Bu işletmenin müstakil bir sermayesi, muhasebesi ya da kendisine tahsis edilmiş bir işyerinin bulunmaması da bu durumu değiştirmemektedir. Bu işletmenin kazancının kurumlar vergisine tabi olduğu ve Gümrük Vakfı’nın ise kurumlar vergisi mükellefi olmadığı hususları ihtilafsızdır. İhtilaf konusu olan husus, iktisadi işletmeden vakfa aktarılan vergi sonrası kazancın tevkifata tabi tutulup tutulamayacağıdır. Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinin 6/bi alt bendinde, kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlara isabet eden kısım düşüldükten sonra, 75. maddenin ikinci fıkrasının 1, 2 ve 3 numaralı bentlerinde yazılı kâr paylarından vergi tevkifatı yapılacağı belirtilmiş olup, bendin parantez içi hükmünde, kurumlar ile gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve muaf olanlara ödenenler tevkifat kapsamına dahil edilmiştir. Kanun’un 75. maddesinde menkul sermaye iradı tanımlanmış olup, ikinci fıkranın 1 numaralı bendinde her nevi hisse senetlerinin kâr payları, 2 numaralı bendinde iştirak hisselerinden doğan kazançlar kaynağı ne olursa olsun menkul sermaye iradı sayılmıştır. Davacı iktisadi işletmenin vergi sonrası kazancını bağlı bulunduğu vakfa aktarması bir kâr aktarımı olup, bu aktarım, Gümrük Vakfı yönünden Kanun’un 75. maddesinin 1. fıkrasının 2. bendinde belirtilen iştirak kazancıdır. Bir kazancın iştirak kazancı sayılabilmesi için bir başka kurumun hisselerine sahip olunması zorunlu olmayıp, bağlı veya ait kuruluşun tamamına sahip olunması halinde de bir iştirak kazancı elde edilmesi söz konusudur. Kendisi vergiye tabi olmayan bir vakfın, sermayesini temin ederek vergiye tabi bir kuruluş oluşturması halinde kendisine aktarılan gelir iştirak kazancıdır. Menkul sermaye iradını elde edenin kurum olması ya da gelir veya kurumlar vergisinden muaf olması da Kanun’un 94. maddesinin 6/bi bendine göre yapılacak tevkifatı etkilememektedir. Bu durumda, davacı iktisadi işletmenin bağlı bulunduğu vakfa aktardığı kâr payı alan yönünden iştirak kazancı olduğundan ve Kanun’a göre tevkifata tabi tutulması gerektiğinden, aksi gerekçeyle tahakkukun kaldırılması yönünde verilen mahkeme kararında isabet bulunmamaktadır. Bu nedenle, (…) Vergi Mahkemesi’nin kararının bozulmasına, oybirliğiyle karar verildi.

 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı