Dairesi
VERGİ USUL KANUNUNUN 11'İNCİ MADDESİ UYARINCA MÜTESELSİL SORUMLU ADINA İŞLEM TESİS ETMEYE, ASIL BORÇLU MÜKELLEFİN BAĞLI BULUNDUĞU VERGİ DAİRESİNİN YETKİLİ OLDUĞU HK.
Karar No
2755
Esas No
536
Karar Tarihi
16-11-2005
 
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
YEDİNCİ DAİRE
2005
2755
2003
536
16/11/2005
 
KARAR METNİ

VERGİ USUL KANUNUNUN 11'İNCİ MADDESİ UYARINCA MÜTESELSİL SORUMLU ADINA İŞLEM TESİS ETMEYE, ASIL BORÇLU MÜKELLEFİN BAĞLI BULUNDUĞU VERGİ DAİRESİNİN YETKİLİ OLDUĞU HK.

Temyiz İsteminde Bulunan: Yunusemre Vergi Dairesi Müdürlüğü - ESKİŞEHİR

Karşı Taraf : ? Eğitim Tanıtım Müşavirlik Hizmetleri Anonim Şirketi

Vekili : Av. ? - Av. ?

İstemin Özeti : Davacı Şirketin, ? Ambalaj Kağıtçılık Sanayi Limited Şirketi'nden aldığı mallar nedeniyle ödediği katma değer vergilerinin bu şirket tarafından Hazineye intikal ettirilmediğinden bahisle, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 11'inci maddesi uyarınca, Hazineye intikal etmeyen söz konusu katma değer vergilerinin tahsili amacıyla davacı adına düzenlenerek tebliğ edilen ödeme emrini; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 55'inci maddesine göre, vergi borcunun davacı adına usulüne uygun olarak ihbarname tebliğ edilerek kesinleştirilmesinden sonra ödeme emri ile istenilmesi gerektiği; olayda, davacı adına ödeme emri tebliğinden önce vergi borcunun bildirilmesi amacıyla ihbarname tebliğ edilmesi gerekirken, bu yönde bir işlem tesis edilmeden doğrudan ödeme emriyle istenilmesinde yasal isabet görülmediği gerekçesiyle iptal eden Eskişehir Vergi Mahkemesinin 21.11.2002 gün ve E:2002/401; K:2002/602 sayılı kararının; olayda, tarh aşamasını geçmiş fakat Hazineye intikal etmemiş bir alacak söz konusu olduğundan, taraf olduğu alım satıma isabet eden katma değer vergisinden Vergi Usul Kanununun 11'inci maddesi ve 70 seri nolu Tebliğ gereği müteselsilen sorumlu olan davacıya ihbarname tebliğ edilmesine gerek bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Tetkik Hakimi Suat DURSUN'un Düşüncesi: 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun "Takibata Selahiyetli Tahsil Dairesi" başlıklı 5'inci maddesinin birinci fıkrasında, takibatın, alacaklı amme idaresinin mahalli tahsil dairesince yapılacağı; ikinci fıkrasında ise, borçlu veya malları başka mahallerde bulunduğu takdirde, tahsil dairesinin, borçlunun veya mallarının bulunduğu mahalde yapılacak takipleri, o mahaldeki aynı neviden amme idaresinin tahsil dairelerine niyabeten yaptıracağı; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun "Vergi Uygulamasındaki Yetki" başlıklı Birinci Bölümünde yer alan 4'üncü maddesinin ilk fıkrasında, vergi dairesi, mükellefi tespit, vergiyi tarh, tahakkuk ve tahsil eden daire olarak tanımlanmış; ikinci fıkrasının ilk cümlesinde ise, mükelleflerin, vergi uygulaması bakımından hangi vergi dairesine bağlı olduklarının vergi kanunları ile belirleneceği; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 43'üncü maddesinin 1'inci fıkrasında da, katma değer vergisinin, mükelleflerin iş yerinin bulunduğu yer vergi dairesince tarh olunacağı hükme bağlanmıştır.

Sözü edilen hükümler uyarınca, olayda, niyabeten yaptırılacak işlemler arasında bulunmayan ödeme emri düzenlemeye yetkili vergi dairesi, asıl mükellefin bağlı olduğu vergi dairesi olmasına karşın, davacının bağlı olduğu vergi dairesi tarafından ödeme emri düzenlenmesinde yetkisizlik sebebiyle isabet bulunmadığından; ödeme emrini iptal eden ve sonucu itibarıyla yerinde bulunan mahkeme kararının bozulmasına yönelik temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Münevver DEMİR'in Düşüncesi: Uyuşmazlıkta, davacının vergi ödevlerini yerine getirmediği, mal aldığı kişilerle birlikte hareket ettiği veya vergi ziyaı oluşturmak bakımından aralarında bir irtibatın bulunduğu yolunda bir tesbit yapılmadığı görüldüğünden, davacı adına 213 Sayılı Kanunun 11. maddesinde yer alan müteselsil sorumluluk esasına dayanılarak tarh edilen verginin ödeme emri ile istenmesinde yasal isabet bulunmamaktadır.
Bu nedenle ödeme emrini iptal eden mahkeme kararı sonuç itibariyle yerinde olduğundan temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Dosyanın incelenmesinden, davacı Şirketin 1998 ve 1999 dönemlerine ait defterlerinin ve belgelerinin ? Ambalaj Kağıtçılık Sanayi ve Limited Şirketinden aldığı faturalar yönünden incelenmesi sonucu düzenlenen 10.6.2002 günlü ve 18 sayılı vergi inceleme raporu ile, davacı Şirkete fatura düzenleyen, İstanbul ili Davutpaşa Vergi Dairesinin mükelleflerinden ? Ambalaj Kağıtçılık Sanayi ve Limited Şirketinin katma değer vergisi borcunu ödemediğinden bahisle, davacı Şirketin bağlı olduğu Yunus Emre Vergi Dairesi Müdürlüğünce davacı Şirket adına müşterek ve müteselsil sorumlu sıfatıyla düzenlenen ve tebliğ edilen ödeme emrinin, Mahkemece, yazılı gerekçe ile iptal edildiği
anlaşılmıştır.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun "Takibata Selahiyetli Tahsil Dairesi" başlıklı 5'inci maddesinin birinci fıkrasında, takibatın, alacaklı amme idaresinin mahalli tahsil dairesince yapılacağı; ikinci fıkrasında ise, borçlu veya malları başka mahallerde bulunduğu takdirde, tahsil dairesinin, borçlunun veya mallarının bulunduğu mahalde yapılacak takipleri, o mahaldeki aynı neviden amme idaresinin tahsil dairelerine niyabeten yaptıracağı hüküm altına alınmış; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun "Vergi Uygulamasındaki Yetki" başlıklı Birinci Bölümünde yer alan 4'üncü maddesinin ilk fıkrasında, vergi dairesi, mükellefi tespit, vergiyi tarh, tahakkuk ve tahsil eden daire olarak tanımlanmış; ikinci fıkrasının ilk cümlesinde ise, mükelleflerin, vergi uygulaması bakımından hangi vergi dairesine bağlı olduklarının vergi kanunları ile belirleneceği kuralına yer verilmiş; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 43'üncü maddesinin 1'inci fıkrasında da, katma değer vergisinin, mükelleflerin iş yerinin bulunduğu yer vergi dairesince tarh olunacağı hükme bağlanmıştır.

Bu düzenlemelerden; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun kapsamına giren vergi, resim ve harçlardan kaynaklanan Devlete ait kamu alacakları hakkında tahsil işlemleri ile, bu alacakların güvence altına alınması için gerekli diğer işlemlerin yapılmasına, verginin mükellefinin bağlı olduğu vergi dairesinin yetkili olduğu anlaşılmaktadır. Başka anlatımla; söz konusu düzenlemelerde; yetki kuralı, takip edilmesi gereken kişiye değil, takibin konusu olan verginin mükellefine göre belirlenmiş; verginin mükellefi olmayan kişinin bağlı olduğu idarenin

yetkisi ise, niyabeten yapabileceği işlerle sınırlı tutulmuştur. Niyabet ise, yetkili kamu idaresinin görevlilerinin, coğrafi yetki alanları dışına çıkmalarını gerektirecek iş ve işlemler dolayısıyla başvurabilecekleri bir müessesedir. Ödeme emrinin düzenlenip tebliği ise, bu nitelikte iş ve işlem değildir.

Olayda; ödeme emri ile istenen kamu alacağının asıl borçlusu, davacı Şirket adına belge düzenleyen ? Ambalaj Kağıtçılık Sanayi ve Limited Şirketi unvanlı mükelleftir. Bu mükellef ise, davalı İdareye değil, İstanbul ili Davutpaşa Vergi Dairesine bağlıdır. Dolayısıyla, söz konusu alacakla ilgili olarak, 6183 sayılı Kanunda öngörülen takip ve tahsil işlemlerinin yapılmasına, bu Şirketin katma değer vergisi yönünden bağlı olduğu vergi dairesinin yetkili olması nedeniyle, davacı adına, davalı Vergi Dairesi Müdürlüğünce ödeme emri düzenlenmesinde açıklanan yasa hükümlerine uyarlık bulunmadığından; temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, ödeme emrini iptal eden ve sonucu itibarıyla yerinde görülen mahkeme kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddine, 16.11.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

(DAN-DER; SAYI: 112)
BŞ/Aİ

 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı