Dairesi
NAKLİYECİLİK FAALİYETİNDE KULLANILAN ARACIN SATILDIĞI GÜN İŞİNİ TERK EDEN MÜKELLEFLERİN BU SATIŞTAN ELDE ETTİĞİ BEDELİN KDV'YE TABİ OLDUĞU HK.
Karar No
3516
Esas No
5833
Karar Tarihi
12-11-2002
 
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
YEDİNCİ DAİRE
2002
3516
2000
5833
12/11/2002
 
KARAR METNİ

NAKLİYECİLİK FAALİYETİNDE KULLANILAN ARACIN SATILDIĞI GÜN İŞİNİ TERK EDEN MÜKELLEFLERİN BU SATIŞTAN ELDE ETTİĞİ BEDELİN KDV'YE TABİ OLDUĞU HK.

Temyiz İsteminde Bulunan: ... Vergi Dairesi Müdürlüğü

Karşı Taraf : ...

İstemin Özeti : Nakliyecilik işinde kullandığı aracını 1.12.1997 tarihinde satarak, aynı tarihte işini terk eden davacının beyan ettiği satış bedelinin düşük bulunması üzerine, takdir komisyonunca takdir edilen matrah farkı üzerinden Aralık/1997 dönemi için re'sen katma değer vergisi tarh edilmesine ve ağır kusur cezası kesilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada; faaliyeti sona eren bir işletmede kullanılan vasıtanın satılması nedeniyle elde edilen kazançların arızi kazanç mahiyetinde olduğu; arızi kazançların da, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1'inci maddesinde yer alan katma değer vergisine tabi kazançlar arasında sayılmadığı; ancak davacı, dava dilekçesinde, tarh ve ceza kesme işleminin tamamen iptalini istemiş ise de, davalı idarenin savunma dilekçesine verdiği cevap dilekçesinde, beyan ettiği 930.000.000.- lira ile aracın kasko değerinden %25 oranında amortismanın düşülmesi sonucu bulunan 1.267.000.000.- lira arasındaki 337.500.000.- lira matrah farkı esas alınarak tarh edilecek vergi ve buna uygulanacak kusur cezasına ilişkin dava kısmından feragat ettiğinin anlaşılması karşısında, bu hususta karar verilmesine yer olmadığı gerekçesiyle, tarh ve ceza kesme işleminin kısmen iptali, kısmen de dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı yolundaki Çorum Vergi Mahkemesinin 4.2.1999 günlü, E:1998/126; K:1999/2 sayılı kararının iptale ilişkin hüküm fıkrasının; gerçek usulde vergiye tabi mükelleflerin terk ettikleri işleri ile ilgili olarak sonradan elde ettikleri kazançların arizi kazanç olduğu; olayda ise, mükellefiyetin devamı sırasında yapılan satıştan elde edilen ilgili dönem katma değer vergisi beyannamesine dahil edilmesi gerektiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir

Tetkik Hakimi Selman Aydın'ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Sadri Bozkurt'un Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Temyiz başvurusu; nakliyecilik faaliyeti ile uğraşan davacının, 1.12.1997 tarihinden itibaren faaliyetini terk ettiğini bildirmesi nedeniyle, aynı tarihte noter senedi ile kamyonunu satmasından elde ettiği geliri ticari kazanç olarak kabul edilmek suretiyle, davacı adına katma değer vergisi salınması ile ağır kusur cezası kesilmesine ilişkin işlemi kısmen iptal eden mahkeme kararının iptale ilişkin hüküm fıkrasının bozulması istemine ilişkindir.

Katma Değer Vergisi Kanununun 1'inci maddesinin 1'inci fıkrasında, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu; Gelir Vergisi Kanununun 82'nci maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan 5'inci fıkrasında da; gerçek usulde vergiye tabi mükelleflerin terk ettikleri işleriyle ilgili olarak sonradan elde ettikleri kazançların arızi kazanç olduğu hükme bağlanmış olup; buna göre, mal teslimi dolayısıyla elde edilen kazancın arızi kazanç sayılarak Katma Değer Vergisi Kanununun dışında tutulabilmesi için, teslimin işin terkinden sonraki tarihte gerçekleşmiş olması gerekmektedir.

Dosyanın incelenmesinden, davacının nakliyecilik faaliyetinde kullandığı aracı 1.12.1997 tarihinde noter senedi ile satarak, faaliyetini aynı tarihte terk ettiğini bildirdiği; Aralık/1997 dönemi katma değer vergisi beyannamesinde matrah olarak, aracın satış bedelini gösterdiği; bu bedelin idarece emsaline nazaran düşük bulunması üzerine de, takdir komisyonunca takdir edilen matrah üzerinden dava konusu işlemin tesis edildiği hususları anlaşılmıştır.
Dolayısıyla, olayda, aracın satılması ile işin terk edilmesinin aynı tarihte gerçekleşmesi nedeniyle, Gelir Vergisi Kanununun 82'nci maddesinin anılan 2'nci fıkrasında tanımlanan anlamda arızi kazanç değil, ticari faaliyet çerçevesinde elde edilen kazanç söz konusudur. Esasen, kazanç, davacı tarafından da ticari olarak beyan edilerek vergisi ödenmiş, dava konusu tarhiyata karşı da, takdir kararında isabetsizlik bulunduğu iddiasıyla dava açılmış olup, Mahkemece, araç satışından elde edilen kazanç, arızi olarak nitelendirilmek suretiyle karar verilmesi yerinde değildir.

Öte yandan, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 27'nci maddesinin 2'nci fıkrasında, bedelin, emsal bedeline veya emsal ücretine göre açık bir şekilde düşük olduğu ve bu düşüklüğün mükellefçe haklı bir sebeple açıklanamadığı hallerde, matrah olarak emsal bedeli veya emsal ücretinin esas alınacağı; aynı maddenin 3'üncü fıkrasında ise, emsal bedelin ve emsal ücretin Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tespit olunacağı hükme bağlanmış; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 267'nci maddesinde de, emsal bedel, "Gerçek bedeli belli olmayan veya bilinmeyen ve yahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değerdir." biçiminde tanımlanmıştır.

Olayda, davacı, aracının satış bedelini katma değer vergisi hariç 800.000.000.- lira beyan etmesine rağmen, Çorum Şoförler ve Nakliyeciler Odasınca aynı araç için 3.000.000.000.- lira rayiç bedel bidirilmesi, davacı tarafından ise, aracın değerini düşürecek hasarın veya diğer sebeplerin olduğunun belgeye dayalı olarak geçerli bir şekilde ispatlanamaması karşısında, beyan edilen değere itibar etme olanağı bulunmamaktadır. Çorum Şoförler ve Nakliyeciler Odasınca bildirilen satış fiyatının, aracın rayiç bedelinin tespitinde veri olarak kullanılabilecek nitelikte olan kasko sigortasına esas değerin çok üzerinde olmasının ise, mahkemece ayrıca değerlendirileceği tabiidir.

Bu itibarla, mahkemece, yukarıda belirtilen hususların dikkate alınması suretiyle karar tesisi gerekirken, davacının sona erdirdiği faaliyetinde kullandığı racı satması nedeniyle elde ettiği bedelin katma değer vergisine tabi olmadığından hareketle, tarh ve ceza kesme işleminin kısmen iptalinde isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının temyize konu hüküm fıkrasının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 12.11.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.
BŞ/ÖEK

 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı